İşte bu cüz’î ağaca, arz şeceresini mazi ve müstakbeli ile ve kâinat şeceresini evail ve âtîleriyle.. ve insan şeceresini ecdad ve ensaliyle kıyas et! Ve hakeza, şecere-i kâinat Hâlıkının celal ve azameti gayet celil ve zâhir olduğu gibi, ondan başka hiçbir vechile uluhiyetine şerik olacak bir ilah yoktur, âmennâ.

Ey kebir Allah! Sen öyle bir büyüksün ki, bütün ukûl toplanıp bir tek akıl olsalar dahi, senin vasf-ı azametini hakkıyla anlayıp tavsif edemedikleri gibi, bütün fikirler de cem’ olsalar, senin künh-ü ceberûtuna erişemezler.

Yedinci Mertebe



جَلَّ جَلَالُهُ اَللّٰهُ اَكْبَرُ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ قُدْرَةً وَ عِلْمًاد

Evet o öyle bir Hallâk-ı Fettah

Bu esma-i mübareke dürbünleriyle mevcudattaki cilveleri altında ef’al-i İlahiyeye ve âsârına bakmakla Müsemma-yı Zülcelal’e intikal edilir. –Müellif

, Fa’al-i Allâm, Vehhab-ı Feyyaz olan bir Şems-i Ezel’dir ki, şu kâinat bütün envaiyle, mevcudatıyla onun zılal-i envarı ve âsâr-ı ef’ali ve esma-i hüsnasının enva-i tecelliyatının çeşitli elvan-ı nukuşu ve onun kalem-i kaza ve kaderinin hat ve çizgileri ve onun kemal ü celal ü cemal ve sıfâtının tecelliyatının ayineleri olduğu, Şahid-i Ezelî olan Zat-ı Zülcelal’in bütün gönderdiği kitablarının ve suhuflarının; ve hem tekvinî ve Kur’anî bütün âyetlerinin icma’larıyla sabittir. Hem bütün âlemle birlikte küre-i arz icma’ halinde olarak zatında ihtiyaç ve iftikaratlarıyla beraber, onun yüzünde ve üstünde bir servet-i mutlaka ve bir gına-i mutlak tezahürünün şehadetiyle kat’îdir. Hem bütün ehl-i şuhud olan rûşen-zamir ve nuranî ruhlar ve münevver kalbler ve ziyalı akıllar sahibi olan bütün enbiya, evliya ve asfiyanın icma’ halinde bütün tahkikat ve keşfiyatları ve füyûzat ve münacâtları neticesinde o hakikata ittifakla şehadet etmeleridir.

İşte başta bütün bu ehl-i şuhud ve ashab-ı zevk olarak, küre-i arz ve ulvî ve süflî bütün ecram, küll halinde Cenab-ı Vâcib-ül Vücud ile

____________________________________



 /  
742
Yükleniyor...