İKİNCİ MEBHAS

Bilmiş ol ki: Şu

الٓمٓ

Kar’ul-asa gibi (değenek çakırdısı) dinleyiciyi îkaz edip, dikkatini harekete geçirerek, garabetli vaziyetiyle acip ve garip bir şey’in taliâsı, ön habercisi olduğunu bildiriyor. İşte bu “Mebhas”ta dahi birkaç letaif bulunmaktadır.

1- İsim ile harfleri heceliyerek, tek tek okumadaki hikmeti; müsemmanın da (Yani: bu harflerle terkibi yapılıp inşa edilecek ma’nalarında, Yani: Kur’anın hakaikinin ifadeleri de doğacağı olan) cinsine işaret etmek içindir..

2-

الٓمٓ

deki taktî’-i huruf, (kıt’alandırma, harfleri tek tek okuma) işarettir ki; bu harflerden doğacak olan müsemma, (Bal’bek, Kırıkkale isimleri gibi) itibarî bir vâhid olup, meczî bir mürekkep değildir. Yani, birbirine katıştırılmış bir terkip olmayıp, ancak varlığına itibar edilen şey mânâsında kıyas birimi gibi bir vâhiddir.

1- Bu harflerin takti’le hecelenmesinde, sanat’ın maddesini göstermeye telmihli bir işarettir. Yani nasılki, seninle ilimde muarazaya kalkışana karşı, senin Kalem ve kağıdı orta yere bırakman gibi.. Gûya ki Kur’an-ı Hakîm

2-

الٓمٓ

3- deki harfleri hecelemesiyle der ki. “Ey iddiacı inadcılar! Sizler kelam’ın (yani beliğ konuşma sanatının) emirlerisiniz.Şu sizin ellerinizdeki ne ise, ben aynisinden kullanıyor ve o cinsten konuşuyorum.”

4- Mânânın ihmaline remzeden şu takti’li heceleme vaziyeti, muârızların delil ve hüccetlerini kestiğine işaret ediyor. Yani: ta, demesinler ki: “Biz ümmîleriz; hakikatları, kıssa ve hikayeleri ve ahkamları bilmiyoruz ki, sana karşı gelelim.” Evet, bu iddiayı kökünden kesmek için, güya Kur’an bu harflerle der ki: “Sizden belağatin nazmından, düzgünce dizilişinden başka bir şey istemiyorum; ister müftereyât, yani: hurafeli düzmecelerde olsun, getirebilirseniz, getiriniz!”

5- Harfler’in kendi isimleriyle ibarelendirilerek hecelenmesi, okur yazarların işi olduğu için; muhitiyle beraber ümmî bir Zattan (A.S.M.) şu

Yükleniyor...