dane olsa; nisbî hakikatleri yediyüz olabilir. Öyle ise, hayr-ı kesir’in hatırı için, şerr-i kalil bağışlanır, belki de hayr-ı kesire vasıta olduğu için, beğenilerek alınır. Zira ki, içerisinde az bir şerr vardır diye, hayr-ı kesiri terketmek, şerr-i kesir olur. Hem “hikmet” in ve kâinat ve beşeriyetin maslahatı nokta-i nazarında; az olan bir şerr, çok olan bir şerr ile mukabeleye gelmesi takdirinde; o az olan şer, bil-gayr ile hasen olur diye ilm-i usul-u

{ İlm-i usul-u şeriattan olan bu mesele: “Ehvenişşerreyn ihtiyar edilir” ile ta’rif edilmiştir. –Mütercim–}

Şeriatta, zekat ve cihad gibi meselelerinde takarrur etmiş kaidelerindendir.

NOT: Risale-i Nur da bu mesele, çok yerlerinde izah edilmiş, hülasası şudur: Düşman gelmiş, memleketin hududuna dayanmış, istila etmek üzeredir ki büyük şerdir. Buna karşı “cihad” için asker ve ordu hazırlamakta bazı zametler, meşakkatler de olacaktır ki, az şerdir. Eğer bu az şerli işi yapmazsak; düşman gelir, memleketi istila eder; İslâmın izzet, şeref ve namusu payımal olur ve hakeza! MütercimM}

Amma meşhur olan

اِنَّمَا الْاَشْيَاءُ تُعْرَفُ بِاَضْدَادِهَا

nin, Yani: “Eşya, ancak zıddlarıyla bilinir, tanılır”ın mânâsı ise: Bir şey’in zıddının bulunması, o şey’in hakaik-i nisbiyesinin zuhuruna sebeptir. Mesela: Eğer çirkinlik olmamış ve güzelliğin arasına karışmamış olsaydı; o zaman hüsnün, güzelliğin, iyiliğin ğayr-ı mütenahî mertebeleri tezahür etmeyecekti.

- Eğer desen: Şu gelen üç kelime

ضَالِّينَ خم مَغْضُوبِ خم اَنْعَمْتَ

de fiil, ism-i mef’ûl ve ism-i fâilin yanyana ve beraberce kullanılmasındaki tefavütün vech-i hikmeti nedir? Hem aynı kelimelerde –mealleri itibariyle–

ضَالِّينَ

ile üçüncü fırka sıfatının

الْمَغْضُوبِ

İle ikinci fırka sıfatının akibetinin ve

اَنْعَمْتَ

ile birinci fırka sıfatının ünvanını dile getirerek zikretmelerindeki tevafütün (birbirinden uzak vasıflarının zikri) hikmeti nedir?

Yükleniyor...