sebeblerin tard edilip koğulacağına, vasıtaların da iskat edileceğine işarettir.

3- Eğer desen: Allah’a rücû’ etmek ve ona dönmek ise, sanki önceleri ondan kopup gelindiğini iktiza eyliyor. O ise, buradan, bazıları Allah ile ittisalı tevehhüm etmişler. Bir kısım tasavvuf ehli de; benzetme, müşabehet gibi (zıdd) anlayışlara yeltenmişlerdir?!.

evaben sana denilir ki: Dünyada nasılki vucüd ve onu bekası vardır. Ahirette de vücud ve onun bekası olacaktır. Dünyadaki vucud ve hayat, vasıtasız olarak kudretin elinden sudûr ediyorsada, lâkin kevn ve fesad alemi olan dünyadaki beka, (yani dünyadaki ömür boyunca olan bakîlik) tahlil ve terkiblerle, tasarruf ve tahavvüller ile mahfüftür, çevirilidir. Ve hikmetleri üst taraflarlarda zikredilen illet ve sebebler araya giriyor ve bir takım vasıtalar tavassut edebiliyorlar. Lâkin Ahirette ise; vücud olsun, bekası olsun, bütün levazımat ve terkibleriyle beraber, bizzat yed-i kudretten zahir ve sadır olmaktadır... Ve her şey ve herkes, kendi hakiki Malik ve Sahibini bulacak ve tanıyacaktır. İşte eğer sen bu yapılı (kısacık) izahda teemmmül edip düşünce bildi isen; rucû’un bir mânâsını da anladın demektir.

---------------(((---------------

 /  
505
Yükleniyor...