İşte eğer bunlar, (İlahî teklif, bi'set-i enbiya ve getirdikleri şeriatlar) olmamış olsaydı; kat’iyyen şu insan, bir hayvan olarak kalacak ve bütün bu vicdanî kemalat ve o ahlakî mehasin hiçliğe düşüp ademe gidecekti. Lâkin beşerin az bir kısmı da olsa, kendi ihtiyarlarıyla ilahî teklifi kabul ile karşılamaları neticesinde; şahsî saadetler, mutluluklar kazandıkları gibi; nev'i olan beşerin saadetine de sebeb olmuşlardır. Amma beşerin kemiyet itibarıyla ekseriyeti her ne kadar kalbleriyle küfre girmiş oldularsa da ve bunda kendi ihtiyarlarıyla saplanıp kalmışlarsa da; lâkin kâfirin her bir hali kâfir olmadığı gibi, bütün sıfat ve ahlakları da koyu bir küfür içinde olmadığından; bi'set-i Enbiya sebebiyle vicdanî hissiyatları îkaz edilmiş, ahlakî seciyeleri de Peygamberlik müessesesi vasıtasıyla –kısmende olsa– uyandırılmış; ve Enbiyanın getirmiş oldukları şeriâtlarını birbirlerinden işitmiş; ve peygamberlerin iz ve eserlerini, ahvallerini birbirinden duyarak bir derece tanımış olmaları ile; teklifin bazı nev'ilerini -böylece ıztırarî bir tarzda da olsa- bir cihette kabul etmişlerdir denilebilir.
5- Eğer desen: Ekseriyetin şekaveti yanında, az bir kısmın saadeti, nasıl nev'in de saadete mazhariyeti hasıl olmuş sayılsın da, şeriâtın gelmesi rahmet olmuştur denilsin.? Halbuki nev'in saadeti ise, o nev'in tamamına veya ekserisine baktığı zaman saadet olabilir.?
evaben sana denilir: Senin yüz yumurtan bulunsa ve bunları bir kuşun altına koyarak kuluçkaya yatırsan; o yüz yumurtadan yirmisi civciv çıksa, sekseni de bozulsa, acaba demiyecekmisin ki; Şu kuş nev'i bu muamele ile tekemmül eyledi?!. Evet çünki, yirmi kuşun hayata geçmesi, bin yumurtaya bedeldir. Veyahut senin yüz dane çekirdeğin bulunsa, bunları sen toprak altına verip sulasan; o yüz çekirdekten yirmisi mükekmmel ağaç olsalar, sekseni de tefessüh edip çürüse; demiyecek misin ki, bunlara su vermek, ağaç nev'ine saadet oldu.
Yükleniyor...