temellüklerinde bulunacağına remz ediyor) Hem yine

لَهُمْ

kelimesi, ehl-i Cennet için dünyadan gelme hatunlardan başka “Hûruîn”lerde yaratılmış olduğuna ve yaratılacağına îma etmektedir.

Amma

فِيهَا

ise, işaret ediyor ki: Cennetlerde olan ozevceler, Cennetin o pek alî mekanlarına layık ve muvafık olacakları gibi; ehl-i Cennetin derecatının yüksekliği nisbetinde de güzellikleri ziyadeleşip parlayacaktır. Hem

فِيهَا

da şöyle gizli bir îma dahi bulunuyor ki; cennet o (her iki cins) zevcelerle daha da çok zinetlenecek

{ Bu noktada, Iraklı büyük âlim merhum Tahir-i Eş-Şuşî’nin bir itirazı vaki olmuş, Arabî İşarat-ül İ’caz’ın burasında o itirazını kendi eliyle yazmıştır. Bilahare İhsan Kasım Salihî de o notu eserde tab’ ettirerek neşr ettirmiştir. Cevap verme durumundayız ki: O not yanlış bir anlama ve anlaşılma mahsuludur. Şöyle diyor merhum Tahir Eş-Şuşi: [Hani “ezvac” kelimesinin tahlili?] Diyerek; [Katiplerin ellerinden kaymış burası.. Unutularak yazılmamış] diye dava etmiştir. Ve anladığı kadarıyla, yazılmadığını sandığı yere eliyle bir şeyler karalamıştır. Lâkin bize göre, unutularak yazılmayan bir şey yoktur. Zira “Ezvac” kelimesi, az yukarıda “mesken me’kel ve menkah” kısmında kemalıyla ve etraflıca tahlili yapıldığından, tekrar edipte israf-ı kelam yapmamak için, oralara havale etmiş olduğundan tekraren bir şey yazılmamıştır –Mütercim–}

ve parlayacaktır.

Amma

مُطَهَّرَةٌ

ise işaret eyler ki; Huriler ve dünyadan gelen ehl-i Cennet zevcelerinin tahirliklerini, yani dünyadaki hayz ve nifas gibi hallerinden temiz kalmalarını muhafaza altına alan, tahir bulunduran bir mutahhir, bir temizleyici vardır (ki o da Kudretinin tecellisidir.) İşte ey arkadaş! Acaba yed-i kudretin, dar-ûl kudret olan Cennette temiz bırakıp tahirleştirdiği ve nezihleştirdiği o zevceler hakkında (yani Cennet ve ebediyete muvafık bir tarzda nezahet verdiği o zevceler için) zann ve tahminin hangi mertebede olur?!.

Yükleniyor...