istimdad ediniz. İşte bütün o efkârlarının neticesi olan şu ellerinizde ve yanınızda mevcud ve Arabî üsluba göre yazılmış olan; taklidetme şevki ve tenkid etme sevkiyle meydana gelmiş milyonlarca Arabî kitaplara da bakıp istifade ederek, Kur’anın tek bir sûresine nazire olmak üzere bir şeyler yapınız, getiriniz!
Evet, bütün bu meydandaki kitapları tesaffuh ile karşılaştırarak tedkik etmiş bir ehl-i tahkik değil, belki edna bir aklı olan câhil bir şahıs dahi diyecektir ki; bunların içerisinde Kur’anın nazîri, benzeri yoktur. O halde şu Kur’an, ya bütün bunların altındadır; bu ise –üst tarafta ispatı yapıldığı üzere– bil-ittifak battaldır. Ya da hepisinin üstündedir ki, matlup olan da budur. Evet, onüç asır
{ Şimdi Hicri 1424’dür, on dört asır bitmiş, on beşinci asrın içindeyiz. –Mütercim–}
müddetinde Kur’anla muaraza edilememiş, zaman böyle geçmiş, kıyamete kadar da öyle gidecektir.
okuzuncu tabakası: Kur’ana muarız ehl-i inada denilir ki; Sizin: “Bizim da’vamıza yardım edecek büyüklerimiz yoktur. Sizde bize şahidlik, yani kolaylık göstermiyor ve Yardım etmiyorsunuz!” diye kendinizi müdafa etmeyiniz! İşte Herkes duymuş olsun ki; size bunda dahi yol açıktır. Şühedanızı, büyüklerinizi, ve davanızı asabiyetle çeken tarafdarlarınızı davet edip çağırabilirsiniz.. ve bunların vicdanlarına müracaat edilsin; acaba muaraza davanızı tasdik etmeye cesaret edebilecekler midir?!.”
Böylece, bütün bu tabakaların halini fehmetti isen; bak Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan bütün bu mertebelere nasıl işaret ederek îcaz içinde i’caz ettiğini anla! Yani, pek kısa kelimelerin ifadeleriyle icmal ederek, onları âciz bırakarak ağızlarına taşla vurmuştur. Hemde onları muaraza işinde her türlü imkânlara başvurmalarını da serbest bırakmıştır. Sonra, bunu da bil ki: Beşerin Kur’ana karşı en kısa bir sûresine de muaraza etmekten aciz kalmalarının sebebi ve “bürhan-ı innî”si gayet açıktır. (Yani, Ayetin mevzu’ ile alakalı kısmının başından buraya kadar yapılmış tahkikat ve mukayeselerle, ne için muaraza edemediklerinin sebeb ve delili açıkca beyan ve isbat edilmiştir) Amma bu meselenin “limmî”lik bürhanı, yani nasıllığı ise, şöyle ifade ve izah edilebilir: Cenab-ı Hak Teala beşeri Kur’ana karşı muaraza etmekten kuvvelerini (düşünce, inşa, idrak ve konuşma gibi ihtiyarî fiillerini işleten kuvvelerini) men eylemiş, durdurmuştur. Bu meselenin “limmiyyet”inde en sahih mezheb, Abdül-kahir-i Cürcanî, Zemahşerî ve Sekkakî’nin ittifak ettikleri mezhebtir ki;
Evet, bütün bu meydandaki kitapları tesaffuh ile karşılaştırarak tedkik etmiş bir ehl-i tahkik değil, belki edna bir aklı olan câhil bir şahıs dahi diyecektir ki; bunların içerisinde Kur’anın nazîri, benzeri yoktur. O halde şu Kur’an, ya bütün bunların altındadır; bu ise –üst tarafta ispatı yapıldığı üzere– bil-ittifak battaldır. Ya da hepisinin üstündedir ki, matlup olan da budur. Evet, onüç asır
{ Şimdi Hicri 1424’dür, on dört asır bitmiş, on beşinci asrın içindeyiz. –Mütercim–}
müddetinde Kur’anla muaraza edilememiş, zaman böyle geçmiş, kıyamete kadar da öyle gidecektir.
okuzuncu tabakası: Kur’ana muarız ehl-i inada denilir ki; Sizin: “Bizim da’vamıza yardım edecek büyüklerimiz yoktur. Sizde bize şahidlik, yani kolaylık göstermiyor ve Yardım etmiyorsunuz!” diye kendinizi müdafa etmeyiniz! İşte Herkes duymuş olsun ki; size bunda dahi yol açıktır. Şühedanızı, büyüklerinizi, ve davanızı asabiyetle çeken tarafdarlarınızı davet edip çağırabilirsiniz.. ve bunların vicdanlarına müracaat edilsin; acaba muaraza davanızı tasdik etmeye cesaret edebilecekler midir?!.”
Böylece, bütün bu tabakaların halini fehmetti isen; bak Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan bütün bu mertebelere nasıl işaret ederek îcaz içinde i’caz ettiğini anla! Yani, pek kısa kelimelerin ifadeleriyle icmal ederek, onları âciz bırakarak ağızlarına taşla vurmuştur. Hemde onları muaraza işinde her türlü imkânlara başvurmalarını da serbest bırakmıştır. Sonra, bunu da bil ki: Beşerin Kur’ana karşı en kısa bir sûresine de muaraza etmekten aciz kalmalarının sebebi ve “bürhan-ı innî”si gayet açıktır. (Yani, Ayetin mevzu’ ile alakalı kısmının başından buraya kadar yapılmış tahkikat ve mukayeselerle, ne için muaraza edemediklerinin sebeb ve delili açıkca beyan ve isbat edilmiştir) Amma bu meselenin “limmî”lik bürhanı, yani nasıllığı ise, şöyle ifade ve izah edilebilir: Cenab-ı Hak Teala beşeri Kur’ana karşı muaraza etmekten kuvvelerini (düşünce, inşa, idrak ve konuşma gibi ihtiyarî fiillerini işleten kuvvelerini) men eylemiş, durdurmuştur. Bu meselenin “limmiyyet”inde en sahih mezheb, Abdül-kahir-i Cürcanî, Zemahşerî ve Sekkakî’nin ittifak ettikleri mezhebtir ki;
Yükleniyor...