Üçüncüsü: Tek tek her bir cümlenin keyfiyet ve vaziyeti itibariyle olan dizilişidir.İşte, geçmiş bütün izah ve tefsirleri de burada gözönünde hazır bulundurarak bu üç madde ve meselenin üzerinde duracağız.

Evet, bilmiş ol ki: Vakta, Kur’an-ı Mu’ciz-ül Beyan münafıkların hallerini sarih bir şekilde dile getirip, cinayetlerine de tansis eyledikten sonra; Temsil

{ Yirmisekizinci Mektub’un Yedinci Meselesinin ahirindeki “Mahrem bir suâle cevap” namındaki parçaya da müracaat eyle! –Mütercim–}

ile “üç nükte” yi bulmak üzere onları ta’kibe aldı.

BİRİNCİ NÜKTE: Temsil ile hayali te’nis etmektir, (ünsiyetlendirmektir.) Zira ma’kulatan tehayyül edilebilen şeylere karşı en itaatlı hasse hayaldir. Aynı zamada hayal ile birlikte işi, kârı teşkikât yapmak olan vehmin itaatında temsil ile te’min eylemektir. Bunun yanında, ünsiyet edilmiş bir suret ile (Yani: me’nus olan o suret içinde) vahşî olanı açığa çıkararak, gâibi de hazır ve görünen bir suret ile sûretlendirerek; vehmin akl ile olan muarazasını karşı karşıya getirip inkiyadını sağlamaktır.

İKİNCİ NÜKTE: Temsil vasıtasıla ma’kul olanı hissedilen bir şeyin temsiliyle göstermekle; vicdanın heyecanını te’min edip nefretini tahrik etmektir. Tâ ki his ve fikir ittifak eyleyebilsinler.

ÜÇÜNCÜ NÜKTE: Temsil vasıtasıyla müteferrik, perakende olan ma’naları birbirine rabteylemek ve aralarında mevcûd olan hakikî rabıtaları çıkarıp gösteremektir. Hem yine temsil yoluyla; lisanın ihmal etmiş olduğu ve ya dile getiremediği ince mânâları hayalin gözü önüne koymaktır, ki bundan sonra onlar nazar ve fikir ile koparılıp alınabilsin.

Hem yine bilmiş olasın ki: Şu üstteki ayetin cümlelerinin mealleri, münafıkların hal hikayelerinin tamamına bakan ayetlerin toptan mealleri ile münasebattar olduğu gibi; o ayetlerin tek tek her birisi ile de münasebettardırlar. Görmüyor musun ki; münafıkların hal hikayelerini kısaca mealinin hülasası: Dünyevî bazı menfaatler için sureten iman etmiş gibi görünmelerinden ibarettir. Amma sonra, hep küfrü içlerinde sakladılar. Sonra da tahayyür ve tereddüdlere saplandılar. Sonra bundan kurtulmak için, hak ve hakikatı araştırma yolunda hiçbir adım atmadılar. Amma sonra iş işten geçince; saplanmış oldukları hal ve vaziyetten çıkmak ve kurtulmak için, geri dönmek istedilerse de, dönemediler; ta ki, hakikati öğrenipte tanısınlar. İşte, münafıkların şu hali; gecenin

Yükleniyor...