مَثَلُالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ اÏوْلِيَٓءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اِتَّخَذَتْ بَيْتً

-6

Ankebut/41

اÏنْزَلَ مِنَ السَّمَٓءِ مَٓءً فَسَلَتْ اÏوْدِيَةٌ بِقَدَرِهَفَحْتَمَلَالسَّيْلُ زَبَدًارَابِيً

-7

Raad/17

وَمِمَّ يُوقِدُونَ عَلَيْهِ فِيالنَّرِ ابْتِغَٓءَ حِلْيَةٍ اÏوْ مَتَعٍ زَبَدٌ مِثْلُهُ

وَمَثَلُالَّذِينَ كَفَرُوا كَمَثَلِالَّذِي يَنْعِقُ بِمَ؟لايَسْمَعُ اËلَّا دُعَٓءً وَنِدَآءً

-8

Bakara/171

ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلاً رَجُلاً فِيهِ شُرَكَٓءُ مُتَشَكِسُونَ وَرَجُلاً سَلَمً لِرَجُلٍ

-9

هَلْ يَسْتَوِيَنِ مَثَلاً

Zümer/29

Ve daha bunlara başka ayetleri kıyasla..

Kısacık birer meâlleri:

4- [Münafıkların hali; Karanlık içinde kalmış kimselerin, etraflarını görebilmek için ateş yakanların misali gibidir.

5- [... ya da gökten süratlice inen içi karanlıklı yağmur danelerine tutulanların misalidir...)

6- (Allahın gayrisini uluhiyet ve mabudiyet noktasından dost ittihaz edenlerin meseli, örümcek gibidir ki; o, kendine bir ev ittihaz etmiştir. Eğer onlar bilse idiler ki, Ankebûtun evi, evlerin en zaif ve ehvenidir..] lâkin asıl hakikî mealine geçiyoruz ki, Hz. Üstad Bediüzzaman 1949- 1953 lerde 2. kez Emirdağında kalebend iken, bu ayetin bir kısmını, bakınız ne kadar, Kur’anın i’cazına uygun meallendirmiş:

Yükleniyor...