sonra
السُّفَهَٓºء
deki lam-ı tarif olan elif ve lam ise, hükmü ta’ rif etmek içindir. Yani: onların sefih kimseler olduğu ma’lumdur diye.. fakat aynı zamanda o “elif ve lam” kemal içindir, ki şayet sefaheti ta’rif etmek için “kemal” tabirini kullanmak caiz olursa; “münafıklarda olan sefihlik kemaliyle bulunmakatadır” demek için olur.
Amma
وفıحتكشتضطلصلث لكخفتşز ۚüك سخقز خحطزقخصضüج وَلٰكِنْ لاٰيَعْلَمُونَ
irisi: Hakkı batıldan ayırmak; ve mü’minlerin mesleğini münafıkların mesleğinden tefrik etmek için – onların ifsad ve fitnelerinin hilafına olarak- elbetteki bir fikir ve ilme ihtiyaç vardır. Amma, münafıkların fitne ve fesad üzerine kurulu olan mesleklerinin şenaati ise, zahir ve âşikâre olup, az bir şuuru olan dahi onu hissedebilir demektedir. Bunu içindir ki bunu, önceki ayetin sonu olan
وَلَكِنْ لَايَشْعُرُونَ
cümlesine zeyl kılmıştır.
�kincisi: Bilmiş ol ki;
لَايَعْلَموُنَ
ve emsali olan ayetlerin fasılalarında (duraklarında) Kur’an-ı Hakîm
لاٰيَعْقِلوُنَ
ve
لاٰيَتَفَكَّرُونَ
ve
لاٰيَتَذَكَّرُونَ
ve saireleri çokça zikretmiştir. Bu ise, işaret etmektedir ki: İslâmiyet, akıl ve hikmet ve ilim üzerine müessestir. Taklid ve taassub üstüne kurulu olan sair dinler gibi değildir. O halde, her akl-ı selim sahibinin İslâmiyeti kabul etmesi gerektir ve öylesi selim bir aklın şanı ve kârı da
{ Herhalde bu müjde “İşarat-ül İ’cazdan evvel te’lif eilmiş olan “Muhakemat” ve “Hutbe-i Şamiye”deki beşaretlerdir. –Mütercim–}
budur.. Ve bu işarette başka bir yerde zikrettiğim – mühim bir müjde ve büyük bir beşaret bulunmaktadır.
Üçüncüsü: Münafıklardan yüz çevirmeye ve onları nazar-ı ehemmiyete almamaya işarettir. Yani: Onlara nasihatın artık bir faidesi yoktur. Zira onlar kendi câhilliklerini, bilmezliklerini tanımıyorlar ki, izalesi için çare arasınlar.
--------------(((---------------
السُّفَهَٓºء
deki lam-ı tarif olan elif ve lam ise, hükmü ta’ rif etmek içindir. Yani: onların sefih kimseler olduğu ma’lumdur diye.. fakat aynı zamanda o “elif ve lam” kemal içindir, ki şayet sefaheti ta’rif etmek için “kemal” tabirini kullanmak caiz olursa; “münafıklarda olan sefihlik kemaliyle bulunmakatadır” demek için olur.
Amma
وفıحتكشتضطلصلث لكخفتşز ۚüك سخقز خحطزقخصضüج وَلٰكِنْ لاٰيَعْلَمُونَ
irisi: Hakkı batıldan ayırmak; ve mü’minlerin mesleğini münafıkların mesleğinden tefrik etmek için – onların ifsad ve fitnelerinin hilafına olarak- elbetteki bir fikir ve ilme ihtiyaç vardır. Amma, münafıkların fitne ve fesad üzerine kurulu olan mesleklerinin şenaati ise, zahir ve âşikâre olup, az bir şuuru olan dahi onu hissedebilir demektedir. Bunu içindir ki bunu, önceki ayetin sonu olan
وَلَكِنْ لَايَشْعُرُونَ
cümlesine zeyl kılmıştır.
�kincisi: Bilmiş ol ki;
لَايَعْلَموُنَ
ve emsali olan ayetlerin fasılalarında (duraklarında) Kur’an-ı Hakîm
لاٰيَعْقِلوُنَ
ve
لاٰيَتَفَكَّرُونَ
ve
لاٰيَتَذَكَّرُونَ
ve saireleri çokça zikretmiştir. Bu ise, işaret etmektedir ki: İslâmiyet, akıl ve hikmet ve ilim üzerine müessestir. Taklid ve taassub üstüne kurulu olan sair dinler gibi değildir. O halde, her akl-ı selim sahibinin İslâmiyeti kabul etmesi gerektir ve öylesi selim bir aklın şanı ve kârı da
{ Herhalde bu müjde “İşarat-ül İ’cazdan evvel te’lif eilmiş olan “Muhakemat” ve “Hutbe-i Şamiye”deki beşaretlerdir. –Mütercim–}
budur.. Ve bu işarette başka bir yerde zikrettiğim – mühim bir müjde ve büyük bir beşaret bulunmaktadır.
Üçüncüsü: Münafıklardan yüz çevirmeye ve onları nazar-ı ehemmiyete almamaya işarettir. Yani: Onlara nasihatın artık bir faidesi yoktur. Zira onlar kendi câhilliklerini, bilmezliklerini tanımıyorlar ki, izalesi için çare arasınlar.
--------------(((---------------
Yükleniyor...