فَبَشِّرْهُم
{ Al-i İmran Sûresi, ayet: 21}
ayetinde olduğu üslûpla “onlara elim bir azabı müjdele!” kabilindendir.
Evet,
وَلَهُمْ عَذَابٌ اَليِمٌّ
deki
لَهُمْ
ün “lam”ı; bir iş ve vazifenin akibeti ve faidelerini ifade etmekte kullanılır. İşte
لَهُمْ
ün “lam”ı adeta ehl-i küfrün üstünde
خُذُوا اُجْرَةَ عَمَلِكُمْ
ü tilavet ediyorcasınadır. Yani “İşte alınız amelinizin ücretini!
Ve
عَذَابٌ
nün lafzında şöyle gizli bir remiz vardır ki;
عَذَابُّ
kelimesinin arkadaşı olanö
عَذَابٌ
ile münasebeti olmakla, (yani “tatlı su” manasında olduğu için;) onların dünyada günah ve isyanlarla almış oldukları menhus olan tatlı hallar ve lezzetleri ahirette kendilerine hatırlatılarak onlara, adeta
ذُوقُوامَرَارَةَحَلٰل وَتِكُمْ
yi tilavet edecektir. Yani “Tadınız şimdi bakalım zehirli balların acılığını!”
Ve keza:
عَظ۪يمُّ
lafzında da şöyle kapalı bir işaret vardır ki, Cennette azim nimetler sahibinin hali onlara gösterilip hatırlattırılarak: “Kendiniz hakkında zayi’ ettirdiğiniz azim nimetlere bakınızda, nasıl şu elim elemin içine düştünüz! diye telkin edilecektir. Hem ayni zamanda,
عَظ۪يمُّ
lafzı,
عَذابٌ
nün tenvinini de te’kid etmek içindir.
9- Eğer desen: Küfür ma’siyeti az bir zaman zarfında olduğu halde, cezası ise ebedî Cehennem hapsidir ve nihayetsizdir. Acaba bu ceza, Adalet-i İlahiye ile nasıl intibak edebilir? Adalete uygunluğunu kabul etsek bile, hikmet-i ezeliyeye nasıl müvafık gelir? Haydi buna da muvafık gelir diyelim, acaba merhamet-i İlahiyye ona nasıl müsaade eyler?..
evaben sana denilir: Cezanın nihayetsizliğini şeksiz olarak kabul ve teslim etmekle beraber; küfür her ne kadar az bir zaman zarfında olmuşsa da, altı cihet ile işlenmiş gayr-i mütenahî bir cinayettir.
{ Al-i İmran Sûresi, ayet: 21}
ayetinde olduğu üslûpla “onlara elim bir azabı müjdele!” kabilindendir.
Evet,
وَلَهُمْ عَذَابٌ اَليِمٌّ
deki
لَهُمْ
ün “lam”ı; bir iş ve vazifenin akibeti ve faidelerini ifade etmekte kullanılır. İşte
لَهُمْ
ün “lam”ı adeta ehl-i küfrün üstünde
خُذُوا اُجْرَةَ عَمَلِكُمْ
ü tilavet ediyorcasınadır. Yani “İşte alınız amelinizin ücretini!
Ve
عَذَابٌ
nün lafzında şöyle gizli bir remiz vardır ki;
عَذَابُّ
kelimesinin arkadaşı olanö
عَذَابٌ
ile münasebeti olmakla, (yani “tatlı su” manasında olduğu için;) onların dünyada günah ve isyanlarla almış oldukları menhus olan tatlı hallar ve lezzetleri ahirette kendilerine hatırlatılarak onlara, adeta
ذُوقُوامَرَارَةَحَلٰل وَتِكُمْ
yi tilavet edecektir. Yani “Tadınız şimdi bakalım zehirli balların acılığını!”
Ve keza:
عَظ۪يمُّ
lafzında da şöyle kapalı bir işaret vardır ki, Cennette azim nimetler sahibinin hali onlara gösterilip hatırlattırılarak: “Kendiniz hakkında zayi’ ettirdiğiniz azim nimetlere bakınızda, nasıl şu elim elemin içine düştünüz! diye telkin edilecektir. Hem ayni zamanda,
عَظ۪يمُّ
lafzı,
عَذابٌ
nün tenvinini de te’kid etmek içindir.
9- Eğer desen: Küfür ma’siyeti az bir zaman zarfında olduğu halde, cezası ise ebedî Cehennem hapsidir ve nihayetsizdir. Acaba bu ceza, Adalet-i İlahiye ile nasıl intibak edebilir? Adalete uygunluğunu kabul etsek bile, hikmet-i ezeliyeye nasıl müvafık gelir? Haydi buna da muvafık gelir diyelim, acaba merhamet-i İlahiyye ona nasıl müsaade eyler?..
evaben sana denilir: Cezanın nihayetsizliğini şeksiz olarak kabul ve teslim etmekle beraber; küfür her ne kadar az bir zaman zarfında olmuşsa da, altı cihet ile işlenmiş gayr-i mütenahî bir cinayettir.
Yükleniyor...