muntazam bir hareket ile sevk edilmesi olan tavrından şeksiz, şüphesiz anlaşılır ki; o şuursuz zerrenin Basîr ve Hakîm bir âmiri, bir müdebbiri vardır.Ve o zerre, âmir ve müdebbirinin emriyle mezkûr tavırların üstünden geçer, gider, yerine yerleşir ki; zerre mikdarı maksadının hedefinden asla inhiraf etmez.
Velhasıl: Neş’e-i ûla olan ilk yaradılışta teemmül eden kimsenin, neş’e-i uhra olan haşir ve ahiret hakkında hiçbir tereddüdü kalmaması lazımdır. Bu hususta peygamber aleyhissalatüvesselam ferman buyurmuştur ki: –mealen– “Neş’e-i ûlayı görüpte, neş’e-i uhrayı inkâr edenin haline acaipler olsun!”
{ Bu hadis veya haber, mealiyle Tefsir-i “Ruhûl-Maânî” Elusî, C.27, sh. 148 ve tefsir-i “Ruhûl- Beyan”- İ.H. Burûsevî, C.9, sh.331 dedir. sMütercimM}
Evet, nasıl ki bir tabur askerin, -istirahat için dağılmalarına izin verilmiş- neferatının, yeniden toplanıp içtima’ haline gelmeleri için “borazan” aletiyle çağrıldıklarında, birden her taraftan ve siperlerden çıkarak ardısıra dizilip, gelip bayrakları altında içtima’ ile ittihad etmeleri; ilk başta sivil halktan asker toplayıp silah altına celbetmekten kat-kat daha kolaydır.
Aynen bu misal gibi; bir vücud ve bedende birbiriyle imtizac etmiş ve kendi aralarında birbirleriyle ünsiyet ve münasebetleri hasıl olmuş zerrelerin –vücud ve bedenin ölümü ile inhilal edip dağıldıktan sonra, yeniden toplanmaları için: “Sûr-u İsrafil” ile çağrıldıklarında birbirlerinden çok uzaklaşmış da olsalar- her taraftan birbirlerini bulmak üzere, çıkıp gelip Halıklarının emrine “lebbeyk!” diyerek hazır vaziyete gelmeleri, elbette bu zerreleri ilk başta inşa ve terkib etmekten daha çok kolaydır.
Evet, bu isbat ve izah ise, sebep ve imkan ciheti noktasındandır. Amma kudret-i İlahiye noktasından bakılırsa; eşyanın en büyükleri, en küçükleri gibidir. Hem sonra haşrin kaziyye ve hadisesinden anlaşılan zahir mana budur ki: Haşirde yeniden diriltilip iade edilecek şey, vücudun aslî eczasıyla birlikte, fuzulî ve kışrî cüz’leri de iade edileceğidir. Bu hususa işaret eden, ehl-i haşrin cesedlerinin büyüklüğü hakkında vârid olmuş hadisleri;
{ Bu rivayet ve hadislerin birçok me’hazleri için bak: R.N.K. 2. Baskı sh: 372, sıra no: 19’dadır. Mütercimc}
ve aynı zamanda tırnak, saç ve sairenin cünüp iken traş olup kesilmesinin mekruhluğunu ve traş olup kesildiğinde gömülmesinin
Velhasıl: Neş’e-i ûla olan ilk yaradılışta teemmül eden kimsenin, neş’e-i uhra olan haşir ve ahiret hakkında hiçbir tereddüdü kalmaması lazımdır. Bu hususta peygamber aleyhissalatüvesselam ferman buyurmuştur ki: –mealen– “Neş’e-i ûlayı görüpte, neş’e-i uhrayı inkâr edenin haline acaipler olsun!”
{ Bu hadis veya haber, mealiyle Tefsir-i “Ruhûl-Maânî” Elusî, C.27, sh. 148 ve tefsir-i “Ruhûl- Beyan”- İ.H. Burûsevî, C.9, sh.331 dedir. sMütercimM}
Evet, nasıl ki bir tabur askerin, -istirahat için dağılmalarına izin verilmiş- neferatının, yeniden toplanıp içtima’ haline gelmeleri için “borazan” aletiyle çağrıldıklarında, birden her taraftan ve siperlerden çıkarak ardısıra dizilip, gelip bayrakları altında içtima’ ile ittihad etmeleri; ilk başta sivil halktan asker toplayıp silah altına celbetmekten kat-kat daha kolaydır.
Aynen bu misal gibi; bir vücud ve bedende birbiriyle imtizac etmiş ve kendi aralarında birbirleriyle ünsiyet ve münasebetleri hasıl olmuş zerrelerin –vücud ve bedenin ölümü ile inhilal edip dağıldıktan sonra, yeniden toplanmaları için: “Sûr-u İsrafil” ile çağrıldıklarında birbirlerinden çok uzaklaşmış da olsalar- her taraftan birbirlerini bulmak üzere, çıkıp gelip Halıklarının emrine “lebbeyk!” diyerek hazır vaziyete gelmeleri, elbette bu zerreleri ilk başta inşa ve terkib etmekten daha çok kolaydır.
Evet, bu isbat ve izah ise, sebep ve imkan ciheti noktasındandır. Amma kudret-i İlahiye noktasından bakılırsa; eşyanın en büyükleri, en küçükleri gibidir. Hem sonra haşrin kaziyye ve hadisesinden anlaşılan zahir mana budur ki: Haşirde yeniden diriltilip iade edilecek şey, vücudun aslî eczasıyla birlikte, fuzulî ve kışrî cüz’leri de iade edileceğidir. Bu hususa işaret eden, ehl-i haşrin cesedlerinin büyüklüğü hakkında vârid olmuş hadisleri;
{ Bu rivayet ve hadislerin birçok me’hazleri için bak: R.N.K. 2. Baskı sh: 372, sıra no: 19’dadır. Mütercimc}
ve aynı zamanda tırnak, saç ve sairenin cünüp iken traş olup kesilmesinin mekruhluğunu ve traş olup kesildiğinde gömülmesinin
Yükleniyor...