"Nasıl ve hangi ilim hoşuna gitti?" sualine cevaben: "Bu ilimleri birbirinden tefrik edemiyorum. Ya hepsini bilirim. Veyahud hiçbirisini bilmem," dedi.

O zaman her eline aldığı kitabı anlar ve mütemadiyen mütalaa ile vaktini geçirirdi. O derece ilme dalmıştı ki; hayat-ı zahiriye ile hiç alâkadar görünmezdi. Sorulan her ilmî suale derhal ve bilâtereddüd cevap verirdi.

Fakat bizzat kendisi de, bu anlayışın hakikatına ve sair ulemânın anlayışına muvafık olup olmadığı hakkında şüpheye düşerek, Kürd ulemasından mümtaz simalarla mülâkat ve şüphesini izale ile teberrüken bir iki ders tederrüs etmeğe karar verdi. Hocasından me'zuniyet alarak Bitlis'e müteveccihen hareket eyledi. Fakat yolda caddeleri takip etmezdi. Dağlarda, bayırlarda geze dolaşa üç ay sonra Bitlis'e vasıl oldu.

Omuzunda bir pösteki, derviş-seyyah kıyafetinde Şeyh Emin Efendinin tekyesine gidip iki gün dersinde bulundu. Şeyh Emin Efendi Bediüzzaman'a kisve-i ilmiye giydirmek teklifinde bulundu ise de, Bediüzzaman; o vakit sinn-i büluğa vasıl olmamış olduğundan, kendisine muhterem bir müderris kıyafetini yakıştırmadı.

Çünkü Kürdistan'da kisve-i ilmiye müderrise mahsustur. Talebe sarığı saramaz. ''Ben bir çocuğum nasıl hoca olurum'' diye Şeyh Emin Efendi'nin teklifini reddetti. Sekiz dokuz ay evvel Şirvan' da terkettiği büyük kardeşinin nezdine gitti.

Kardeşi Molla Abdullah, Bediüzzaman'a hitaben: "Said ben Şerh-i Şemsiyeyi okudum, ikmal ettim. Sen ne okudun?"

Bediüzzaman : "Seksen kitabı okudum."

Molla Abdullah : "Ne demek?"

Bediüzzaman : "İkmâl-i nüsah ettim; ve sıranızda dahil olmayan bir çok kitapları da okudum."

Molla Abdullah : "Öyle ise seni imtihan ederim."

Bediüzzaman : " Hazırım. Her ne sorarsan sor." 681 Molla Abdullah Bediüzzaman'ı imtihan ederek kifayet-i ilmiyesini bittakdir, sekiz dokuz ay evvel talebesi bulunan Said Efendiyi şimdi kendisine

Yükleniyor...