ا

- Lezaiz çağırdıkça, sanki yedim demeli. "Sanki yedim" düstur yapan; bir mescidi yiyebilirdi, yemedi.

* * *


ا

- Eskiden ekser İslâm aç değildi, tereffühe ihtiyar vardı. Şimdi açtır, telezzüze ihtiyar yoktur.

* * *


ا

- Muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessüm etmeli; hoş geldin demeli.

* * *


ا

- Geçmiş lezaiz, ah dedirtir. "Ah!", müstetir bir elemin tercümanıdır.

* * *


ا

- Geçmiş âlâm, "Oh!" dedirir. "Oh", kalbde muzmer bir lezzet ve nimetin muhbiridir.

* * *


ا

- Nisyan bir nimettir. Yalnız her günün âlâmını çektirir, müterakimi unutturur.

* * *


ا

- Derece-i hararet gibi, her musibette bir derece-i nimet vardır. Daha büyüğünü düşünüp, küçükteki derece-i nimeti görüp, Allah'a şükretmeli. Yoksa isti'zam ile üflense, şişer. Merak edilse, ikileşir; kalbdeki misali, hakikata inkılab eder; o da kalbi döver.

* * *



Yükleniyor...