م

- İnsan fıtraten mükerrem olduğundan, hakkı arıyor. Bâzan bâtıl eline gelir; hak zannederek koynunda saklar. Hakikatı kazarken, ihtiyarsız dalal başına düşer; hakikat zannederek kafasına giydirir.

* * *


ا

- Birbirinden eşeff ve eltaf, kudretin çok âyineleri vardır; sudan avaya, havadan esîre, esîrden âlem-i misale, âlem-i misalden âlem-i ervaha, hattâ zamana, hatta fikre tenevvü' ediyor.

* * *


ا

- Hava âyinesinde bir kelime, milyonlar kelimat olur. Kalem-i kudret, şu sırr-ı tenasülü acib istinsah ediyor.

* * *


ا

- İn'ikas, ya hüviyeti veya hüviyetle hasiyeti veya hüviyetle mahiyeti tutar.

* * *


ط

- Kesifin timsalleri birer meyyit-i müteharriktir. Bir ruh-u nuranînin kendi âyinelerinde olan timsalleri, birer hayy-ı murtabıttır; aynı olmasa, gayrı da değildir.

* * *


ت

- Şems hareket-i mihveriyesiyle silkinse, meyveleri düşmez; silkinmezse, yemişleri olan seyyarat düşüp dağılacaktır.

* * *


Yükleniyor...