Dem.. Zalimlerdeki nef'i en fena kısmınadır, onlar da sefihlerdir. Âlem-i İslâm'a bir zarar-ı mutlaktır. Mutlak beşer her

Dem refahı nazar-ı şer'de yoktur; Zîrâ harbî bir gâvur hürmetsiz, ismetsizdir; demi hederdir her De...m.

* * *


Kur'ân, Kendi Kendini Himaye Edip Hâkimiyetini İdame Eder

Bir zâtı gördüm ki yeis ile mübtela, bedbînlikle hasta idi. Dedi: Ülema azaldı, kemmiyet keyfiyeti. Korkarız dinimiz sönecek de bir zaman.

Dedim: Nasıl kâinat söndürülmezse, iman-ı İslâmî de sönemez. Öyle de, zeminin yüzünde çakılmış mismarlar hükmünde her an

Olan İslâmî şeair, dinî minarat, İlahî maâbid, şer'î maâlim itfa olmazsa, İslâmiyet parlayacak an be-an!..

Her bir mabed bir muallim olmuş, tab'ıyla tabayi'a ders verir. Her maâlim dahi birer üstad olmuştur; onun lisan-ı hali eder telkin-i dinî; hatasız, hem bînisyan.

Herbir şeâir bir hoca-i dânâdır, ruh-u İslâmı daim enzara ders veriyor. Mürur-u a'sar ile sebeb-i istimrar-ı zaman

Güya tecessüm etmiş envâr-ı İslâmiyet şeairi içinde.. Güya tasallüb etmiş zülâl-i İslâmiyet, maâbidi içinde. Birer sütun-u iman.

Güya tecessüd etmiş ahkâm-ı İslâmiyet, maâlimi içinde. Güya tahaccür etmiş erkân-ı İslâmiyet, avâlimi içinde. Birer sütun-u elmas. Onunla murtabıttır zemin ile âsuman.

Lasiyyema bu Kur'ân-ı hatib-i mu'ciz-beyan; daima tekrar eder bir hutbe-i ezelî, aktar-ı İslâmîde kalmamış hiç de bir köy, hem dahi hiç bir mekân; Nutkunu dinlemesin, talimi işitmesin.

اِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ

sırrı ile hâfızlıktır pek de büyük bir rütbe. Tilavetse, ibadet-i ins ü cân.

Onun içinde talim, hem müsellematı tezkir. Tekerrür-ü zamanla nazariyat, kalbolur müsellemata hem döner bedihiyata. İstemez daha beyan.

Zaruriyat-ı dinî, nazariyattan çıkıp zaruriyat olmuştur. Tezkir ise kâfidir. İhtar ise vâfidir. Şâfîdir her dem Kur'ân.

Yükleniyor...