Meleklerde Mi'rac, İnsanlarda Şakk-ı Kamer Gibidir

Be-mi'rac-i kerametle melekler gördüler elhak, ki müsellem bir nübüvvette muazzam bir velayet var.

O Parlak Zât, Burak'a binmiş de berk olmuş. Kamervarî seraser, âlem-i nuru da görmüştür.

Şu şehâdet âleminde münteşir insanlara hissî büyük bir mu'cize nasılki

اِنْشَقَّ الْقَمَرُ

dir;

Bu mi'racdır, âlem-i ervahtaki sâkinlere en büyük bir mu'cize ki,

سُبْحَانَ الَّذ۪ى اَسْرٰى

dır.

* * *


Kelime-i Şehâdetin Bürhanı İçindedir

Kelime-i şehâdet, vardır iki kelâmı. Birbirine şahiddir, hem delil ve bürhandır.

Birincisi, sânîye bir bürhan-ı limmîdir.. İkincisi, evvele bir bürhan-ı innîdir.

* * *


Hayat, Bir Çeşit Tecellî-i Vahdettir

Hayat bir nur-u vahdettir, şu kesrette eder tevhid tecellî. Evet, bir cilve-i vahdet eder kesretleri tevhid ü yekta.

Hayat bir şeyi, herşeye eder mâlik!.. Hayatsız şey, ona nisbet ademdir cümle eşya!..

* * *


Ruh, Vücûd-u Haricî Giydirilmiş Bir Kanundur

Ruh bir nuranî kanundur, vücûd-u haricî giymiş. Bir namustur; şuûru başına takmış.

Bu mevcud ruh, şu makul kanuna olmuş iki kardeş, iki yoldaş.

Sabit ve hem daim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi hem âlem-i emir, hem irade vasfından gelir.

Kudret vücûd-u hissî giydirir, şuûru başına takar, bir seyyâle-i latifeyi o cevhere sadef eder.

Yükleniyor...