VEHİM: Volkan'a nedir bu kadar münasebet?.. İttihad-ı Muhammedî bununla ne hizmet görecek?..
İrşâd: Din nasihattan ibarettir. Nasihatta tesir lâzım... Te'sir de hamiyet-i İslâmiyenin heyecanı ve vicdanların ihtisasına vâbestedir. Biz de câzibedar olan unvan-ı İttihad-ı Muhammedî (A.S.M.) ile herkesin vicdanına karşı bir pencere açıyoruz. Volkan gibi ceraid-i diniye ile nesayih-i diniyeyi o mütehassis ve müteheyyic vicdanlara yağdırmak istiyoruz. Bu teşebbüsata mani' olanlara deriz ki: Şems ve Kamerin ziya ve nurundan tevellüd eden bâzı mazarrat-ı cüz'iyye için tulu'larına muhalefete kalkışan mecnunlar gibi; Şeriat-ı Garra ve ma'kesi olan ittihad-ı Muhahmmedî bazı cüz'î ağrazların karışmasıyla tecellîlerine mani' oluyorsunuz. Bir mazarrat-ı cüz'î için menfaât-ı umumiye-i âlem ihmal olunmaz.
VEHİM: Sen imzanı Bediüzzaman yazıyorsun. Lakab medhi îma eder?..
İrşâd: Medih için değildir. Kusurlarımın sened-i özrünü bu unvan ile ibraz ediyorum. Zîra "Bedi" garib demektir. Benim ahlâkım sûretim gibi, üslûb-u beyanım elbisem gibi garibdir, muhâliftir. Görenekle revacda olan muhakemât ve esâlibi, üslûb ve muhakemâtıma mikyas ve mehenk-i itibar yapmamağa bu ünvanın lisan-ı hâliyle ricâ ediyorum. Hem de murad-i "Bedi", acib demektir.
اِلَىَّ لَعَمْر۪ى قَصْدُ كُلِّ عَج۪يبَةٍ ٭ كَاَنّ۪ى عَج۪يبٌ ف۪ى عُيُونِ الْعَجَٓائِبِ
ye mâsadak oldum.
Bir Misali: Bir senedir İstanbul'a geldim. Yüz senenin inkılâbâtını gördüm.
وَالسَّلَامَةُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهِدَايَةَ
Cemî-i mü'minlerin lisanıyla, insanların adedi kadar deriz:
Yaşasın Şeriat-ı Ahmedî (A.S.M.)
* * *
İrşâd: Din nasihattan ibarettir. Nasihatta tesir lâzım... Te'sir de hamiyet-i İslâmiyenin heyecanı ve vicdanların ihtisasına vâbestedir. Biz de câzibedar olan unvan-ı İttihad-ı Muhammedî (A.S.M.) ile herkesin vicdanına karşı bir pencere açıyoruz. Volkan gibi ceraid-i diniye ile nesayih-i diniyeyi o mütehassis ve müteheyyic vicdanlara yağdırmak istiyoruz. Bu teşebbüsata mani' olanlara deriz ki: Şems ve Kamerin ziya ve nurundan tevellüd eden bâzı mazarrat-ı cüz'iyye için tulu'larına muhalefete kalkışan mecnunlar gibi; Şeriat-ı Garra ve ma'kesi olan ittihad-ı Muhahmmedî bazı cüz'î ağrazların karışmasıyla tecellîlerine mani' oluyorsunuz. Bir mazarrat-ı cüz'î için menfaât-ı umumiye-i âlem ihmal olunmaz.
VEHİM: Sen imzanı Bediüzzaman yazıyorsun. Lakab medhi îma eder?..
İrşâd: Medih için değildir. Kusurlarımın sened-i özrünü bu unvan ile ibraz ediyorum. Zîra "Bedi" garib demektir. Benim ahlâkım sûretim gibi, üslûb-u beyanım elbisem gibi garibdir, muhâliftir. Görenekle revacda olan muhakemât ve esâlibi, üslûb ve muhakemâtıma mikyas ve mehenk-i itibar yapmamağa bu ünvanın lisan-ı hâliyle ricâ ediyorum. Hem de murad-i "Bedi", acib demektir.
اِلَىَّ لَعَمْر۪ى قَصْدُ كُلِّ عَج۪يبَةٍ ٭ كَاَنّ۪ى عَج۪يبٌ ف۪ى عُيُونِ الْعَجَٓائِبِ
ye mâsadak oldum.
Bir Misali: Bir senedir İstanbul'a geldim. Yüz senenin inkılâbâtını gördüm.
وَالسَّلَامَةُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهِدَايَةَ
Cemî-i mü'minlerin lisanıyla, insanların adedi kadar deriz:
Yükleniyor...