olduğundan, gayr-ı müslimler bu ittihaddan ürkmek değil, takdis ve ünsiyet etmek lâzımdır.

VEHİM: Ecnebiler bundan tevahhuş etmek ihtimaldir?

İrşâd: Bu ihtimale ihtimal verenler tevahhuş ediyor. Zîra merkez-i taassublarında İslâmiyetin ulviyetine dâir konferanslarla takdis etmeleri bu ihtimali reddeder. Feylesof-u şehîr Mister Carlyle Amerika'dan yüksek bir sadâ ile bütün Avrupa'ya İslâmiyetin kudsiyetini işittirmiş. Hem de düşmanlarımız cehâlet, zarûret ve ihtilaftır. Tabiî Avrupa'da bundan istifade ile bizi istibdâd-ı manevîleri altına aldılar. Bu ittihadımızla bu üç düşman-ı bîinsafa -ve başta ihtilaf olarak- hücum edeceğiz. Amma ecnebilere düşman nazarıyla değil, belki saadetimizi ve İ'lâ-ı Kelimetullaha bu zamanda vasıta olan terakki ve madeniyete bizi teşvik ve icbar ettiklerinden dost ve hâdim nazarıyla bakacağız. Hem de ecnebîler medeniyetleriyle beraber kuvvetli olduklarından taassub ve husumete mahal kalmamış. Zirâ, din nokta-i nazarından medenîlere galebe çalmak ikna' iledir, icbar ile değildir. Ve İslâmiyeti mahbûb ve ulvî olduğunu ef'âl ve ahlâkımızla göstermek ve maddeten terakki etmekledir. İcbâr ve husûmet, söz anlamayan veya anlamak istemeyen vahşilerin vahşetine karşıdır.

VEHİM: Meşrutiyetin bir rüknü hürriyet-i tâmmedir. Halbuki Sünnet-i Nebeviyeyi hedef-i maksad eden îttihad-ı Muhammedî (A.M.) hürriyeti tahdîd eder. Ve medeniyetin çok levazımına münafîdir?!.

İrşâd: Hürriyeti tahdid ile tahkîk ve tekmil eder. Ve medeniyetin aldatıcı zünûb ve mesâvisini hudud-u hürriyyet ve medeniyetimize girmekten Seyf-i Şeriatla yasak eder. Zîra asıl hür, mü'mindir. Dinsiz dâima istibdad altındadır. Çünkü Sâni'-i Âleme hakkiyla abd ve hizmetkâr olan, başkasının istibdadına tezellüle tenezzül etmemek gerektir.

Ve tahdid-i hürriyet, insaniyet nokta-i nazarından zarurîdir. Amma hürriyet-i mutlaka, vahşet-i mutlakadır. Belki hayvanlıktır. İnkıyad-ı vicdan ile, ahkâm-ı Şer'î ile takyîd-i hürriyetde tekemmüldür, münafi değil... Amma levazım-ı medeniyet dediğiniz bâzı zünûb ve mesavî-i medeniyeti çocukluk tabiatıyla, heva ve heves ile aldatıcı mehasin zannedersiniz!.. Halbuki âsel-i müsemmem gibi aldatıcıdır. Medeniyetin hiçbir mehasin-i hakikiyesi yoktur ki, şeriatta sarâhaten ve istilzamen veya iznen o, veya daha ahseni bulunmasın.


Yükleniyor...