MAKALE - 2
HAMİDİYE ALAYLARINA DAİR BEYAN-I HAKİKAT
Şûra-yı Ümmet Gazetesi, 06 Teşrinisani 1324 / 19 Kasım 1908 tarih ve 46. sayılı nüshası sahife: 7'de neşredilmiştir.
Türkçeyi iyi bilmez ve sanat-ı inşayı öğrenmemiş ve yeni uyanmış bir Kürd'ün ifade-i meramındaki kusuru afvedilsin. Hem de havassa hitab eder, işaret kâfîdir.
Hamidiye denilen asâkir-i milliye-i Kürdî intizam ister, lağvı kabul etmez. Zîrâ intizam, zararı def' ve büyük menfaatini temin edecektir. Ve mevt ve mahvın kardeşi olan lağv -ki zararı zararla def'dir- muhalif-i kaide-i usûldur. Hem de o maden-i hamiyet ve mazhar-ı şecâat olan hayat-ı Kürdîyi tesis eden, ittihadın temeli ve büyük rabıtası "Hamidiye Alayları"dır. Alayların hal-i hazırı, askerlikten evvelki hallerine veya "Hamidiye" olmayanlara ve binnisbe bir derece medenî ehl-i kuraya nisbeten gösterdikleri ziyade isti'dad-ı temeddünî cihetiyle, cennet-i medeniyet ve nerdiban-ı terakkinin onlar için birinci kapı basamağı ve mevcudiyet-i kavmiyyeyi gösterir olan (askerlik) unvan-ı mübecceli "Kürd" gibi şedidü'şşekime ve meyyal-i meâlî ve Meşrutiyetle yeni uyanmış ve efkâr-ı umumiyenin dürbünü ile müstakbelde keşfedeceği meâdin-i hayat-ı milliyeyi; ve öteden beri Hükümet-i Osmaniye ile rabıta-i lâyenfekki olan sadâkatı tahkim ve te'sis eden askerlik ünvanı, başka bir kavm, kolaylıkla çıkarmayacaklardır; Nerede kaldı, o arslan Kürd'ler!..
Ve o cennet-i medeniyet kapısı olan askerlik cihetiyle bostan-ı maarife karşı açılmış ve "mekteb-i aşair" denilen küçücük bir pencerenin kapatılmasıyla, ziya-yı hakikatle tenevvür eden ve o menazir-i behîceyi seyreden ve o meyvelerden lezzet-i hakikiyye-i daimiyeyi duyan biçare etfal-i Ekradın neşatlarını söndürmekle, zulmet-i me'yusiyete düştükleri için, büyük bir unsur-u sâdıkın esas-ı sadakatlarını sarsmıştır. Bundan ibret alınız; pencerenin kapatılmasıyla böyle olursa, kapının seddiyle neler olmaz?..
HAMİDİYE ALAYLARINA DAİR BEYAN-I HAKİKAT
Şûra-yı Ümmet Gazetesi, 06 Teşrinisani 1324 / 19 Kasım 1908 tarih ve 46. sayılı nüshası sahife: 7'de neşredilmiştir.
Türkçeyi iyi bilmez ve sanat-ı inşayı öğrenmemiş ve yeni uyanmış bir Kürd'ün ifade-i meramındaki kusuru afvedilsin. Hem de havassa hitab eder, işaret kâfîdir.
Hamidiye denilen asâkir-i milliye-i Kürdî intizam ister, lağvı kabul etmez. Zîrâ intizam, zararı def' ve büyük menfaatini temin edecektir. Ve mevt ve mahvın kardeşi olan lağv -ki zararı zararla def'dir- muhalif-i kaide-i usûldur. Hem de o maden-i hamiyet ve mazhar-ı şecâat olan hayat-ı Kürdîyi tesis eden, ittihadın temeli ve büyük rabıtası "Hamidiye Alayları"dır. Alayların hal-i hazırı, askerlikten evvelki hallerine veya "Hamidiye" olmayanlara ve binnisbe bir derece medenî ehl-i kuraya nisbeten gösterdikleri ziyade isti'dad-ı temeddünî cihetiyle, cennet-i medeniyet ve nerdiban-ı terakkinin onlar için birinci kapı basamağı ve mevcudiyet-i kavmiyyeyi gösterir olan (askerlik) unvan-ı mübecceli "Kürd" gibi şedidü'şşekime ve meyyal-i meâlî ve Meşrutiyetle yeni uyanmış ve efkâr-ı umumiyenin dürbünü ile müstakbelde keşfedeceği meâdin-i hayat-ı milliyeyi; ve öteden beri Hükümet-i Osmaniye ile rabıta-i lâyenfekki olan sadâkatı tahkim ve te'sis eden askerlik ünvanı, başka bir kavm, kolaylıkla çıkarmayacaklardır; Nerede kaldı, o arslan Kürd'ler!..
Ve o cennet-i medeniyet kapısı olan askerlik cihetiyle bostan-ı maarife karşı açılmış ve "mekteb-i aşair" denilen küçücük bir pencerenin kapatılmasıyla, ziya-yı hakikatle tenevvür eden ve o menazir-i behîceyi seyreden ve o meyvelerden lezzet-i hakikiyye-i daimiyeyi duyan biçare etfal-i Ekradın neşatlarını söndürmekle, zulmet-i me'yusiyete düştükleri için, büyük bir unsur-u sâdıkın esas-ı sadakatlarını sarsmıştır. Bundan ibret alınız; pencerenin kapatılmasıyla böyle olursa, kapının seddiyle neler olmaz?..
Yükleniyor...