Ey hamiyetli ihvan-ı vatan! İsrafat ve hilaf-ı şeriat ve lezaiz-i nâmeşruâ ile tekrar ihya etmeyiniz! Demek şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk. Şimdi bu ittihad-ı millet ve meşrutiyet ile rahm-ı madere geçtik, neşv ü nema bulacağız. Yüz bu kadar sene geri kaldığımız mesafe-i terakkiden inşâallah mu'cize-i Peygamberî (A.S.M.) ile, şimendifer-i Kanun-u Şerî-yi Esasiyeye
{(1) Misbah'da "kanun-u şer'î-i esasî şimendüferine" ifadesiyledir. }
amelen ve burak-ı meşveret-i şer'iyeye fikren bineceğiz. Bu vahşet-engiz sahra-yı kebiri bir zaman-ı kasirde tekemmül-ü mebadî cihetiyle tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz. Zîrâ onlar öküz arabasına binmişler, yola gitmişler. Biz birdenbire şimendifer ve balon gibi mebadîye bineceğiz, geçeceğiz. Belki câmi'-i ahlâk-ı hasene olan hakikat-ı İslâmiye ve isti'dad-ı fıtrî ve feyz-i imanın ve şiddet-i cû'un hazma verdiği teshil yardımıyla fersah fersah geçeceğiz. Nasıl ki vaktiyle geçmiş idik.
Talebeliğin bana verdiği vazife ile hürriyetin ferman-ı mezuniyetiyle ihtar ediyorum:
Ey ebna-yı vatan! Hürriyeti sû'-i tefsir etmeyiniz, tâ elimizden kaçmasın. Ve müteaffin olan eski esareti başka kabda bize içirmekle bizi boğmasın.
{(HAŞİYE) Evet daha dehşetli bir istibdad ile, pek acı ve zehirli bir esareti -Müellif-}
Zîrâ hürriyet, müraat-ı ahkâm ve âdâb-ı şeriatla ve ahlâk-ı hasene ile tahakkuk ve neşvünema bulur. Sadr-ı evvelin, yani sahabe-i kiramın o zamanda âlemde vahşet ve cebr-i istibdad hükümferma olduğu halde, hürriyet ve adalet ve müsâvâtları bu müddeaya bürhan-ı bahirdir. Yoksa hürriyeti sefahet, lezaiz-i nâmeşrua, israfat, tecavüzat, heva-i nefse ittiba'da serbestiyet ile tefsir, amel etmek; bir padişahın esaretinden çıkmakla, nefsin esaret-i rezilesinin altına girdiklerinden milletin çocukluk isti'dadını ve sefih olduğunu gösterdiğinden; paralanmış olan eski esarete
{(2) Misbah Gezetesinde "esarete kesb-i istihkakdır" şeklindedir.}
lâyık ve hürriyete adem-i liyakat gösterir. Zîrâ sefih mahcurdur. Geniş, müşa'şa' olan yeni hürriyet-i şer'iyeye adem-i liyakat, -zira çocuğa geniş olmaz- ve şanlı olan ittihad-ı millî,
{(3) Misbah'da "ittihad ve milleti" ifadesiyledir. bize içirdiler.}
bozulmuş ve müteaffin olan hâlât ile fena bir hastalığa hedef edecektir. Zîrâ ehl-i takva
{(1) Misbah'da "ehl-i kemal ve vicdanın" ifadesiyledir. }
ve vicdanın tefsiri böyle değil. Mezhebi de muhalif olacaktır.
{(1) Misbah'da "kanun-u şer'î-i esasî şimendüferine" ifadesiyledir. }
amelen ve burak-ı meşveret-i şer'iyeye fikren bineceğiz. Bu vahşet-engiz sahra-yı kebiri bir zaman-ı kasirde tekemmül-ü mebadî cihetiyle tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz. Zîrâ onlar öküz arabasına binmişler, yola gitmişler. Biz birdenbire şimendifer ve balon gibi mebadîye bineceğiz, geçeceğiz. Belki câmi'-i ahlâk-ı hasene olan hakikat-ı İslâmiye ve isti'dad-ı fıtrî ve feyz-i imanın ve şiddet-i cû'un hazma verdiği teshil yardımıyla fersah fersah geçeceğiz. Nasıl ki vaktiyle geçmiş idik.
Talebeliğin bana verdiği vazife ile hürriyetin ferman-ı mezuniyetiyle ihtar ediyorum:
Ey ebna-yı vatan! Hürriyeti sû'-i tefsir etmeyiniz, tâ elimizden kaçmasın. Ve müteaffin olan eski esareti başka kabda bize içirmekle bizi boğmasın.
{(HAŞİYE) Evet daha dehşetli bir istibdad ile, pek acı ve zehirli bir esareti -Müellif-}
Zîrâ hürriyet, müraat-ı ahkâm ve âdâb-ı şeriatla ve ahlâk-ı hasene ile tahakkuk ve neşvünema bulur. Sadr-ı evvelin, yani sahabe-i kiramın o zamanda âlemde vahşet ve cebr-i istibdad hükümferma olduğu halde, hürriyet ve adalet ve müsâvâtları bu müddeaya bürhan-ı bahirdir. Yoksa hürriyeti sefahet, lezaiz-i nâmeşrua, israfat, tecavüzat, heva-i nefse ittiba'da serbestiyet ile tefsir, amel etmek; bir padişahın esaretinden çıkmakla, nefsin esaret-i rezilesinin altına girdiklerinden milletin çocukluk isti'dadını ve sefih olduğunu gösterdiğinden; paralanmış olan eski esarete
{(2) Misbah Gezetesinde "esarete kesb-i istihkakdır" şeklindedir.}
lâyık ve hürriyete adem-i liyakat gösterir. Zîrâ sefih mahcurdur. Geniş, müşa'şa' olan yeni hürriyet-i şer'iyeye adem-i liyakat, -zira çocuğa geniş olmaz- ve şanlı olan ittihad-ı millî,
{(3) Misbah'da "ittihad ve milleti" ifadesiyledir. bize içirdiler.}
bozulmuş ve müteaffin olan hâlât ile fena bir hastalığa hedef edecektir. Zîrâ ehl-i takva
{(1) Misbah'da "ehl-i kemal ve vicdanın" ifadesiyledir. }
ve vicdanın tefsiri böyle değil. Mezhebi de muhalif olacaktır.
Yükleniyor...