بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَشْهَدُ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ
Bu kelime-i âliye, üss-ül esas-ı İslâmiyet olduğu gibi, kâinat üstünde temevvüc eden İslâmiyetin en nuranî ve en ulvî bayrağıdır. Evet misak-ı ezeliye ile peyman ve yeminimiz olan iman, bu menşur-u mukaddeste yazılmıştır.
Evet âb-ı hayat olan İslâmiyet ise, bu kelimenin ayn-ül hayatından nebean eder.
Evet ebede namzed olan nev'-i beşer içinde saadet-saray-ı ebediyeye tayin ve tebşir olunanın ellerine verilmiş bir ferman-ı ezelîdir.
Evet kalb denilen avâlim-i gaybiyeye karşı olan penceresinde kurulmuş olan latife-i Rabbâniyenin fotoğrafıyla alınan timsal-i nuranîyle Sultan-ı Ezel'i ilân eden harita-i nuraniyesidir ve tercüman-ı beliğidir.
Evet vicdanın esrarengiz olan nutk-u beliğanesini cem'iyet-i kâinata karşı vekaleten inşad eden hatib-i fasihi ve kâinata Hâkim-i Ezel'i ilân eden imanın mübelliğ-i beliği olan lisanın elinde bir menşur-u lâyezalîdir.
İşaret:
Bu kelime-i şehâdetin iki kelâmı birbirine şahid-i sadıktır ve birbirini tezkiye eder. Evet uluhiyet nübüvvete bürhan-ı limmîdir. Muhammed (A.S.M.), Sâni'-i Zülcelal'e zâtıyla ve lisanıyla bürhan-ı innîdir...
Tenbih:
Hakaik-i akaid-i İslâmiye, bütün teferruâtıyla kütüb-ü İslâmiyede mufassalan müberhene ve musarrahadır, görülebilir. Ve görülen şeyi göstermek, zahirin hafasına veya muhatabın gabavetine işaret ve techil olduğundan, akidenin yalnız üç-dört unsurunu beyan edeceğim. Diğer hakâikini fuhûl-ü ülemanın kitablarına havale ederim. Zîrâ bana hacet bırakmamışlar.
اَشْهَدُ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ
Bu kelime-i âliye, üss-ül esas-ı İslâmiyet olduğu gibi, kâinat üstünde temevvüc eden İslâmiyetin en nuranî ve en ulvî bayrağıdır. Evet misak-ı ezeliye ile peyman ve yeminimiz olan iman, bu menşur-u mukaddeste yazılmıştır.
Evet âb-ı hayat olan İslâmiyet ise, bu kelimenin ayn-ül hayatından nebean eder.
Evet ebede namzed olan nev'-i beşer içinde saadet-saray-ı ebediyeye tayin ve tebşir olunanın ellerine verilmiş bir ferman-ı ezelîdir.
Evet kalb denilen avâlim-i gaybiyeye karşı olan penceresinde kurulmuş olan latife-i Rabbâniyenin fotoğrafıyla alınan timsal-i nuranîyle Sultan-ı Ezel'i ilân eden harita-i nuraniyesidir ve tercüman-ı beliğidir.
Evet vicdanın esrarengiz olan nutk-u beliğanesini cem'iyet-i kâinata karşı vekaleten inşad eden hatib-i fasihi ve kâinata Hâkim-i Ezel'i ilân eden imanın mübelliğ-i beliği olan lisanın elinde bir menşur-u lâyezalîdir.
İşaret:
Bu kelime-i şehâdetin iki kelâmı birbirine şahid-i sadıktır ve birbirini tezkiye eder. Evet uluhiyet nübüvvete bürhan-ı limmîdir. Muhammed (A.S.M.), Sâni'-i Zülcelal'e zâtıyla ve lisanıyla bürhan-ı innîdir...
Tenbih:
Hakaik-i akaid-i İslâmiye, bütün teferruâtıyla kütüb-ü İslâmiyede mufassalan müberhene ve musarrahadır, görülebilir. Ve görülen şeyi göstermek, zahirin hafasına veya muhatabın gabavetine işaret ve techil olduğundan, akidenin yalnız üç-dört unsurunu beyan edeceğim. Diğer hakâikini fuhûl-ü ülemanın kitablarına havale ederim. Zîrâ bana hacet bırakmamışlar.
Yükleniyor...