بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Cümle tahiyyat, ol Hâkim-i Ezel ve Hakîm-i Ezelî ve Rahman-ı Lemyezelî'ye elyaktır ki: Bizi İslâmiyetle serfiraz ve şeriat-ı garra ile sırat-ı müstakime hidayet etmiştir.

Öyle bir şeriat ki; akıl ve nakil, dest be-dest ittifak vererek ol şeriatın hakâikinin hakkaniyetini tasdik etmişlerdir.

Öyle hakâik ki; kökleri hakikat zemininde rüsuh ile beraber, dal ve budakları kemâlâtın göklerine yükselip, intişar edip.. öyle füruat ki; meyveleri saadet-i dâreyndir. Ve bizi Kur'ân-ı Mu'ciz ile irşad eylemiş...

Öyle kitab ki: Kaideleri ile hilkat-ı âlemin kitabından dest-i kader ve kalem-i hikmet ile mektub ve carî olan kavânin-i amîka-i dakika-i İlahiyeyi izhar ettiğinden; ahkâm-ı âdilanesiyle nev'-i beşerin nizam ve müvazenet ve terakkisine kefil-i mutlak ve üstad-ı küll olmuştur.

Salavat-ı bînihaye, ol Server-i Kâinat ve Fahr-i Âlem'e hediye olsun ki: Âlem, enva' ve ecnasıyla onun risaletine şehâdet ve mu'cizelerine delalet ve hazine-i gaybdan getirdiği metâ-ı âliye dellâllık ediyor.

Güya âleme teşrif ettiğinde herbir nev', kendi lisan-ı mahsusuyla alkışladığı gibi; Sultan-ı Ezel, zemin ve âsümanın evtarını intak edip herbir tel başka lisan ile mu'cizatının nağamatını inşad etmekle, o sadâ-yı şirin bu kubbe-i minada ilelebed tanin-endaz etmiştir.

Güya âsüman, kendi mi'rac ve melek ve kamerin elsine-i semaviyesiyle risaletini tebrik; ve zemin kendi hacer ve şecer ve hayvanın dilleriyle mu'cizelerine senâhân; ve cevv-i feza, kendi cinn ve bulutların işârâtıyla nübüvvetine beşaret ve sâyebân; ve zaman-ı mazî, enbiya ve kütüb ve kâhinlerin rumûz ve telvihatıyla o şems-i hakikatın fecr-i sadıkını göstererek müjdeci; ve zaman-ı hal, yani asr-ı saadet lisan-ı haliyle tabiat-ı Arabdaki inkılab-ı azîmin ve bedevîyet-i sırftan medeniyet-i mahzânın def'aten tevellüdünü şahid göstererek nübüvvetini isbat; ve zaman-ı müstakbel kendi vukuât ve fünûnun etvar-ı müdekkikane ile onun mevkib-i ikbalini istikbal ve lisan-ı hakîmane ile irşadatına teşekkür; ve nev'-i beşer kendi muhakkikleriyle, bahusus hatib-i beliği ki, şems gibi kendi kendine bürhan olan Muhammed'in (A.S.M.) lisan-ı fasihanesiyle haktan

Yükleniyor...