BUNDAN YEDİ SENE EVVEL BİR RİSALEME YAZDIĞIM BİR ZEYLDİR

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

اَلْحَمْدُ للّٰهِ الَّذ۪ى قَالَ وَ لَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًا

وَ الصَّلَاةُ عَلٰى مُحَمَّدٍالَّذ۪ى قَالَ: مَنْ قَالَ هَلَكَ النَّاسُ هَلَكَ النَّاسُ فَهُوَ اَهْلَكَهُمْ... اَمَّا بَعْد

Şu zamanın medenî engizisyonu müdhiş bir vesile ile, bazı ezhanı telkîh ile, bir kısım nâmeşru' evlâdını vücûda getirip, İslâmiyet'e karşı kinini ve hiss-i intikamını icra eder.

Diyanetsizliğe veya lâübaliliğe veya Hristiyanlığa temayüle veya İslâmiyet'ten şübhe ile soğutmaya bir kapı açmak ister.

{(*) Şu risalede beni belki ehl-i tefrit zannedeceksiniz. Lakin benim karşımda ve zihnen onlara hitap ettiğim adamları görseniz, onların ifratları derecesinden onlara göre de bir nisbetinde tefritte bulunmuşum görürsünüz. -Müellif-}

İşte o desise şudur: "Ey Müslüman bak! Nerede bir müslim varsa binnisbe fakir, gafil, bedevîdir. Nerede Hristiyan varsa, bir derece medenî, mütenebbih, ehl-i servettir. Demek?.. ilâ âhir."

Ben de derim ki:

-Ey Müslüman!

Biri maddî, biri manevî Avrupa rüchanının iki sebebinin şu netice-i müdhişiyle; o neticenin tesir-i muharribanesine karşı, mevcudiyetimizin hâmisi olan İslâmiyet'ten elini gevşetme, dört el ile sarıl. Yoksa mahvolursun.

Yükleniyor...