teavüne büyük rahneler açmıştır. Halbuki hüsn-ü zanla, muhabbet ve vahdetle memuruz. Bu mes'eleyi yazdıktan biraz zaman sonra, bir gece rü'yada Cenab-ı Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizi gördüm. Bir medresede huzur-u saadette bulunuyordum. Cenab-ı Peygamber bana Kur'ândan ders vereceklerdi. Kur'ânı getirdikleri sırada, Hazret-i Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz, Kur'âna ihtiramen kıyam buyurdular. O dakikada şu kıyamın, ümmeti irşad için olduğu birden hatırıma geldi. Bilâhere bu rü'yayı, suleha-yı ümmetten bir zâta hikâye ettim. Şu suretle tabir etti: "Bu büyük bir işaret ve beşarettir ki, Kur'ân-ı Azîmüşşan lâyık olduğu mevki-i muallâyı bütün cihanda ihraz edecektir."
* * *
وَ اَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْ ٭ وَ شَاوِرْهُمْ فِى الْاَمْرِ
{(*)Bidayet-i Hürriyette şu fikri Jöntürklere teklif ettim, kabul etmediler. Oniki sene sonra tekrar teklif ettim, kabul ettiler. Lâkin meclis feshedildi. Şimdi âlem-i İslâmın mütemerkiz noktasına tekraren arzediyorum! -Müellif-}
Tarih bize gösteriyor ki, İslâm ne derece dine temessük etmiş ise terakki etmiş, ne vakit dinde za'f göstermiş ise tedenni etmiştir. Başka dinde bilakis kuvveti zamanında vahşet, za'fı zamanında temeddün hasıl olmuştur. Cumhur-u enbiyanın şarkta bi'seti, kader-i ezelînin bir remzidir ki, şarkın hissiyatına hâkim dindir. Bugün âlem-i İslâmdaki tezahürat da gösteriyor ki; âlem-i İslâmı uyandıracak, şu mezelletten kurtaracak yine o histir.
Hem de sabit oldu ki; bu devlet-i İslâmiyeyi bütün öldürücü müsademata rağmen, yine o his muhafaza etmiştir. Bu hususta garba nisbetle ayrı bir hususiyete mâlikiz. Onlara kıyas edilemeyiz. Saltanat ve hilafet gayr-ı münfekk, müttehid-i bizzâttır. Cihet muhteliftir. Binaenaleyh bizim padişahımız, hem sultandır, hem halifedir ve âlem-i İslâmın bayrağıdır.
وَ اَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْ ٭ وَ شَاوِرْهُمْ فِى الْاَمْرِ
{(*)Bidayet-i Hürriyette şu fikri Jöntürklere teklif ettim, kabul etmediler. Oniki sene sonra tekrar teklif ettim, kabul ettiler. Lâkin meclis feshedildi. Şimdi âlem-i İslâmın mütemerkiz noktasına tekraren arzediyorum! -Müellif-}
Tarih bize gösteriyor ki, İslâm ne derece dine temessük etmiş ise terakki etmiş, ne vakit dinde za'f göstermiş ise tedenni etmiştir. Başka dinde bilakis kuvveti zamanında vahşet, za'fı zamanında temeddün hasıl olmuştur. Cumhur-u enbiyanın şarkta bi'seti, kader-i ezelînin bir remzidir ki, şarkın hissiyatına hâkim dindir. Bugün âlem-i İslâmdaki tezahürat da gösteriyor ki; âlem-i İslâmı uyandıracak, şu mezelletten kurtaracak yine o histir.
Hem de sabit oldu ki; bu devlet-i İslâmiyeyi bütün öldürücü müsademata rağmen, yine o his muhafaza etmiştir. Bu hususta garba nisbetle ayrı bir hususiyete mâlikiz. Onlara kıyas edilemeyiz. Saltanat ve hilafet gayr-ı münfekk, müttehid-i bizzâttır. Cihet muhteliftir. Binaenaleyh bizim padişahımız, hem sultandır, hem halifedir ve âlem-i İslâmın bayrağıdır.
Yükleniyor...