بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلٰى مُحَمَّدٍ خَاتَمِ النَّبِيّ۪ينَ وَ عَلٰى اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ٓ اَجْمَع۪ينَ
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ
maksudumuzdur, matlubumuzdur.
Gayr-ı mütenahi berâhininden dört bürhan-ı küllîyi irad ediyoruz.
Birinci Bürhan: Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Şu bürhan-ı neyyirimiz Şuâat'ta tenevvür ettiğinden, tenvir-i müddeâmızda münevver bir mir'attır.
İkinci Bürhan: Kitab-ı kebîr ve insan-ı ekber olan kâinattır.
Üçüncü Bürhan: Kitab-ı mu'ciz, Kelâm-ı Akdestir.
Dördüncü Bürhan: Âlem-i gayb ve şehâdetin nokta-i iltisakı ve berzahı ve iki âlemden birbirine gelen seyyârâtın mültekası, vicdan denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Evet, fıtrat ve vicdan akla bir penceredir; tevhidin şuâ'ını neşrederler.
BİRİNCİ BÜRHAN:
Risalet ve İslâmiyetle mücehhez olan "hakikat-ı Muhammediye" (A.S.M.) dir ki, risalet noktasında en muazzam icma' ve en vâsi' tevatür sırrını ihtiva eden mecmu-u enbiyanın şehâdetini tazammun eder. Ve İslâmiyet cihetiyle vahye istinad eden bütün edyan-ı semaviyenin ruhunu ve tasdiklerini taşıyor. İşte bütün enbiyanın şehâdetiyle ve bütün edyanın tasdikiyle ve bütün mu'cizatının teyidiyle musaddak olan bütün akvaliyle, vücûd ve vahdet-i Sânii beşere gösteriyor. Demek şu davada ittihad etmiş bütün efâzıl-ı beşer namına o nuru gösteriyor. Acaba bu kadar tasdiklere mazhar, büyük, derin, dûrbîn, sâfi, keskin, hakâik-âşina bir gözün gördüğü hakikat, hakikat olmamak hiç ihtimali var mı?
İKİNCİ BÜRHAN:
Kâinat kitabıdır. Evet şu kitabın bütün hurufu ve bütün noktaları, ifrâden ve terekküben Zât-ı Zülcelal'in vücûd ve vahdetini, elsine-i mahsusaları kıraat ile;
وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
yi
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلٰى مُحَمَّدٍ خَاتَمِ النَّبِيّ۪ينَ وَ عَلٰى اٰلِه۪ وَصَحْبِه۪ٓ اَجْمَع۪ينَ
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ
maksudumuzdur, matlubumuzdur.
Gayr-ı mütenahi berâhininden dört bürhan-ı küllîyi irad ediyoruz.
Birinci Bürhan: Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Şu bürhan-ı neyyirimiz Şuâat'ta tenevvür ettiğinden, tenvir-i müddeâmızda münevver bir mir'attır.
İkinci Bürhan: Kitab-ı kebîr ve insan-ı ekber olan kâinattır.
Üçüncü Bürhan: Kitab-ı mu'ciz, Kelâm-ı Akdestir.
Dördüncü Bürhan: Âlem-i gayb ve şehâdetin nokta-i iltisakı ve berzahı ve iki âlemden birbirine gelen seyyârâtın mültekası, vicdan denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Evet, fıtrat ve vicdan akla bir penceredir; tevhidin şuâ'ını neşrederler.
BİRİNCİ BÜRHAN:
Risalet ve İslâmiyetle mücehhez olan "hakikat-ı Muhammediye" (A.S.M.) dir ki, risalet noktasında en muazzam icma' ve en vâsi' tevatür sırrını ihtiva eden mecmu-u enbiyanın şehâdetini tazammun eder. Ve İslâmiyet cihetiyle vahye istinad eden bütün edyan-ı semaviyenin ruhunu ve tasdiklerini taşıyor. İşte bütün enbiyanın şehâdetiyle ve bütün edyanın tasdikiyle ve bütün mu'cizatının teyidiyle musaddak olan bütün akvaliyle, vücûd ve vahdet-i Sânii beşere gösteriyor. Demek şu davada ittihad etmiş bütün efâzıl-ı beşer namına o nuru gösteriyor. Acaba bu kadar tasdiklere mazhar, büyük, derin, dûrbîn, sâfi, keskin, hakâik-âşina bir gözün gördüğü hakikat, hakikat olmamak hiç ihtimali var mı?
İKİNCİ BÜRHAN:
Kâinat kitabıdır. Evet şu kitabın bütün hurufu ve bütün noktaları, ifrâden ve terekküben Zât-ı Zülcelal'in vücûd ve vahdetini, elsine-i mahsusaları kıraat ile;
وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
yi
Yükleniyor...