nev’inden bu nevi şayialar meydan alıyorlar. Bu işaadan tevbe etsinler... Yoksa kahr-ı ilâhî gelmesi kaviyyen me’muldur. Öyle iftira edenler, böyle iftiraya maruz kalacakları, cezay-ı amelleri olmak ihtimalini düşünsünler.
Said-i Nursi“
{Barla Lahikası,ilk baskı Envar Neşriyat, s: 154.}
Dinî ve Tasavvufî Mes’elelerden Birincisi:
Letaif-i Aşere Mes’ele
Aziz sıddık kardeşim Re’fet Bey!
Mektubunda letaif-i aşereyi sual ediyorsun. şimdi tarikatı ders vermek zamanında olmadığımdan; tarik-ı Nakşi muhakkiklerinin letaif-i aşereye dair eserleri var. şimdilik vazifemiz ise, istihrac-ı esrar olduğundan, mevcud mesaili nakil değildir. Gücenme tafsilat veremiyorum. Yalnız bu kadar derim ki: Letaif-i aşereyi, ımam-ı Rabbani: Kalb, Ruh, Sır, hafi, ahfa, insanda anasır-ı erba’ının her bir unsurdan o unsura münasib bir latife-i insaniye tabir ederek, seyr ü sülûkde her mertebede bir latifenin terakkiyatı ve ahvalinden icmalen bahsetmiştir. Ben kendimce görüyorum ki; ınsanın mahiyet-i camiasında ve istidad-ı hayatiyesinde çok letaif var.. Onlardan on tanesi iştihar etmiş. Hatta hükema ve ulema-i zahire dahi O letaif-i aşerenin pencereleri veya numûneleri olan havass-ı hamse-i zahire ve havas-i hamse-i batına diye o letaif-i aşereyi başka bir surette hikmetlerine esas tutmuşlar. Hatta avam ve havas beyninde taarüf etmiş olan insanın letaif-i aşeresi, ehl-i tarikin letaif-i aşeresiyle münasebettardır.
Mesela: Vicdan, a’sab, hiss, akıl, heva, kuvve-i şeheviye, kuvve-i adabiye gibi letaifi; kalb, ruh, ve sırra ilâve edilse; letaif-i aşereyi başka bir surette gösterir. Daha bu letaifden başka saika, şaika ve hiss-i kabl-el vuku’ gibi çok letaif var. Bu meseleye dair hakikat yazılsa çok uzun olur. Vaktim de kısa olduğundan kısa kesmeye mecbur oldum.”
{Barla Lahikası; ılk baskı Envar Neşriyat, s: 203.}
Dinî ve Tasavvufî Mes’elelerden İkincisi:
Vefattan Sonra Bazı Velilerin
Tasarrufları Hakkında
“Saniyen: Gavs-ı A’zam gibi memattan sonra hayat-ı hızırıyyeye yakın bir nevi hayata mazhar olan evliyalar vardır. Gavs’ın hususî ism-i A’zamı “Ya Hayy” olduğu sırrıyla, sair ehl-i kuburdan fazla hayata mazhar olduğu gibi; gayet meşhur Ma’ruf-u Kerhî denilen bir Kutb-u A’zam ve şeyh
Said-i Nursi“
{Barla Lahikası,ilk baskı Envar Neşriyat, s: 154.}
Dinî ve Tasavvufî Mes’elelerden Birincisi:
Letaif-i Aşere Mes’ele
Aziz sıddık kardeşim Re’fet Bey!
Mektubunda letaif-i aşereyi sual ediyorsun. şimdi tarikatı ders vermek zamanında olmadığımdan; tarik-ı Nakşi muhakkiklerinin letaif-i aşereye dair eserleri var. şimdilik vazifemiz ise, istihrac-ı esrar olduğundan, mevcud mesaili nakil değildir. Gücenme tafsilat veremiyorum. Yalnız bu kadar derim ki: Letaif-i aşereyi, ımam-ı Rabbani: Kalb, Ruh, Sır, hafi, ahfa, insanda anasır-ı erba’ının her bir unsurdan o unsura münasib bir latife-i insaniye tabir ederek, seyr ü sülûkde her mertebede bir latifenin terakkiyatı ve ahvalinden icmalen bahsetmiştir. Ben kendimce görüyorum ki; ınsanın mahiyet-i camiasında ve istidad-ı hayatiyesinde çok letaif var.. Onlardan on tanesi iştihar etmiş. Hatta hükema ve ulema-i zahire dahi O letaif-i aşerenin pencereleri veya numûneleri olan havass-ı hamse-i zahire ve havas-i hamse-i batına diye o letaif-i aşereyi başka bir surette hikmetlerine esas tutmuşlar. Hatta avam ve havas beyninde taarüf etmiş olan insanın letaif-i aşeresi, ehl-i tarikin letaif-i aşeresiyle münasebettardır.
Mesela: Vicdan, a’sab, hiss, akıl, heva, kuvve-i şeheviye, kuvve-i adabiye gibi letaifi; kalb, ruh, ve sırra ilâve edilse; letaif-i aşereyi başka bir surette gösterir. Daha bu letaifden başka saika, şaika ve hiss-i kabl-el vuku’ gibi çok letaif var. Bu meseleye dair hakikat yazılsa çok uzun olur. Vaktim de kısa olduğundan kısa kesmeye mecbur oldum.”
{Barla Lahikası; ılk baskı Envar Neşriyat, s: 203.}
Dinî ve Tasavvufî Mes’elelerden İkincisi:
Vefattan Sonra Bazı Velilerin
Tasarrufları Hakkında
“Saniyen: Gavs-ı A’zam gibi memattan sonra hayat-ı hızırıyyeye yakın bir nevi hayata mazhar olan evliyalar vardır. Gavs’ın hususî ism-i A’zamı “Ya Hayy” olduğu sırrıyla, sair ehl-i kuburdan fazla hayata mazhar olduğu gibi; gayet meşhur Ma’ruf-u Kerhî denilen bir Kutb-u A’zam ve şeyh
Yükleniyor...