İşte şu nüktedir ki, ya fikren veya ruhen uyanmışlara ağlamağa hahiş vermiştir. Bir bahane ile ağlarlar, tövbekâr olurlar. Lâkin minare başında olan akıl, kalîb-i kalb dibinde bulunan sebebini iyi göremiyor.

Elhasıl: İslâm uyandı ve uyanıyor.

{*: Evet kırkbeş sene sonra Pakistan, Arabistan aşairi dahi hâkimiyet ve istiklallerini kazandılar. Eski Said'i bu dersinde tasdik ediyorlar ve daha edecekler.}

Fenalığı fena, iyiliği iyi olarak gördüler. Evet şu dereler aşairini tövbekâr eden işte bu sırdır. Hem de bütün İslâm yavaş yavaş bu istidadı almakta ve kesbetmektedir. Lâkin sizler bedevi olduğunuzdan ve fıtrat-ı asliyeniz oldukça bozulmamış olduğundan, İslâmiyetin kudsî milliyetine daha yakınsınız.

S-

{1: Şu birbirinden uzak suallerden senin hayalin atlamakla cimnastiğe alışır. Lâkin dikkat et; bir şey ayağına dolaşıp, düşüttürüp ayağı kırılmasın.}

Misafirperverlik müstahsen bir âdetimiz olduğunu bilirken, neden kimseye misafir olmuyorsun? Talebelerinizi de ekmeğimizi yemekten, hediyemizi almaktan men' ediyorsun. Halbuki size iyilik etmek borcumuzdur ve hakkınızdır. İşte şu âdetimiz

قَدْ اَكَلَ الدَّهْرُ عَلَيْهَا وَ شَرِبَ

Neden şu âdet-i müstemirreyi tezyif ediyorsun?

Yükleniyor...