فَلَمَّا اَفَلَ قَالَ لَٓا اُحِبُّ اْلاٰفِل۪ينَ
لَقَدْ اَبْكَان۪ى نَعْىُ ﴿لَٓا اُحِبُّ اْلاٰفِل۪ينَ﴾ مِنْ خَل۪يلِ اللّٰهِ
İbrahim Aleyhisselâm'dan sudûr ile, kâinatın zeval ve ölümünü ilân eden na'y-i
لَٓا اُحِبُّ اْلاٰفِل۪ينَ
beni ağlattırdı.
فَصَبَّتْ عَيْنُ قَلْب۪ى قَطَرَاتٍ بَاكِيَاتٍ مِنْ شُئُونِ اللّٰهِ
Onun için kalb gözü ağladı ve ağlayıcı katreleri döktü. Kalb gözü ağladığı gibi, döktüğü herbir damlası da, o kadar hazîndir, ağlattırıyor. Güya kendisi de ağlıyor. O damlalar, gelecek Farisî fıkralardır.
لِتَفْس۪يرِ كَلَامٍ مِنْ حَك۪يمٍ اَىْ نَبِىٍّ ف۪ى كَلَامِ اللّٰهِ
İşte o damlalar ise, Nebiyy-i Peygamber olan bir Hakîm-i İlahî'nin Kelâmullah içinde bulunan bir kelâmının bir nevi tefsiridir.
Yükleniyor...