böyle maceralı şeyleri tefekkür etmemek için kerametkârane gaybî bir tokat olduğunu anladım.

Risale-i Nur şakirdlerinden

Salahaddin Çelebi

* * *


بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ مَٓا اَرْسَلْتُمْ لَنَا

Aziz kardeşlerim!

Âhirzamana işaret eden hadîsin âhirinde

مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ

âyetine dair iki dakika içinde ve hadîsin işaretini tashih ânında âni olarak mücmelen hatıra gelen işaret-i gaybiyenin gayet acelelik ile tevafuk-u cifrîsinde, zararsız bir küçük sehiv vuku' bulmuş idi. O vakitten beri daha ona dikkat etmemiştim. Bu defa, cidden ve hakikaten Mübarekler Heyeti'nin cem' ve te'lif ettikleri Lâhika Risalesi'nin o âyete dair fıkranın kitabetinde bir kasdî sehiv gördüm. O ihtardarane kasdî sehiv, benim kusurkârane sehvimi bildirdi. O çok müdakkik ve çok mübarekler heyetine beni çok minnetdar ve mesrur eyledi. Şöyle ki:

كَلِمَةً طَيِّبَةً

makamı, bin iki (1002) diye sehven yazılmıştı.

ط

sayılmamış; doğrusu, bin onbirdir (1011). Risalet-ün Nur'un makamına onüç farkla tevafuk etmekle beraber, izafeden tavsife geçse

رِسَالَةٌ نُورِيَّةٌ

olur. Bir "Ye" ve "He" ilâve olur ve şedde gider bir "Nun" noksan olur. Fakat

طَيِّبَةً

deki tenvin, bir derece vakfolduğundan sayılmazsa, tam tamına bir tek farkla; medde sayılmazsa, farksız olarak tevafuk eder.

Yükleniyor...