ve kuvvetine kuvvetli şehadet eden ve veraset-i nübüvvet noktasında davette bulunan hakikî bir şahide işaret eder.

وَنَذ۪يرًا ٭ وَدَاعِيًا اِلَى اللّٰهِ

cümlesi

{(Haşiye):

وَدَاعِيًا اِلَى اللّٰهِ

kelimesi, Risale-i Nur'un hakikî bir ismi olan Bedîüzzaman'ın makamına tamtamına tevafuku ve manen mutabakatı olduğu gibi, yalnız

وَدَاعِيًا

kelimesi de, Risale-i Nur'un tercümanı olan Said ismine üç harf ile ittihad ve üç farkla tevafuk eder. Çünki tenvin, elif ve vav mecmuu 57'dir. "Sin"den (3) fark var. Risale-i Nur talebelerinden Küçük Abdurrahman Tahsin}


-tenvinler vakf olmadığından sayılırlar- makam-ı cifrîsi 1256 tarihini göstermekle, bu asırda ve bu zamandaki İslâmiyetin inhisafını bir asır evvel ihzar eden mukaddematına bakarak,

وَدَاعِيًا اِلَى اللّٰهِ

kelimesi (191) ederek Risale-i Nur'un bir hakikî ismi olan Bedîüzzaman'ın makam-ı cifrîsi bulunan (191) adedine tamtamına tevafukla îma eder ki; Risale-i Nur dahi, o inhisaf içinde bir "dâî-i ilallah"tır.

بِاِذْنِه۪ وَ سِرَاجًا مُن۪يرًا

{(Haşiye-1):

بِاِذْنِه۪ وَ سِرَاجًا مُن۪يرًا

binüçyüzotuz (1330) ederek Risale-i Nur'un fatihası olan İşarat-ül İ'caz tefsirinin zuhuruna tevafuku ve

بِاِذْنِه۪

deki melfuz "Ye" sayılsa binüçyüzkırk (1340) edip, Risale-i Nur'un zuhuruna tetabuku ve birinci tenvin vakf olmadığından "nun" sayılsa, binüçyüzseksen (1380) ederek Risale-i Nur'un o tarihte inşâallah Küre-i Arz'ı ışıklandıracak bir sirac-ı nuranî olacağına bir remz-i Kur'anîdir. Risale-i Nur şakirdlerinden Tahsin}


ve yalnız

سِرَاجًا مُن۪يرًا

kelimesi ise

Yükleniyor...