mektubunda merak ettiğim noktaları beyan etmesi ve hizmet-i Nuriye tevakkuf etmemesi ve sizlere sıkıntı olmaması, bizi çok mesrur eyledi.

Latif bir tevafuk:

Ahmed Nazif'in bu defa çok meşgaleler içinde yazdığı, yalnız Ondokuzuncu Mektub'da [Mu'cizat-ı Ahmediye (A.S.M.)] tevafukatın mecmuu, dokuzbin sekizyüz otuzüç (9833) adede baliğ olduğunu gördük. O mektubdaki Mu'cizat-ı Ahmediye'nin (A.S.M.) bir kerametidir diye hükmettik.

* * *


(Risale-i Nur şakirdlerinden Emin ve Feyzi'nin bir fıkrasıdır.)

Hem Risale-i Nur'un kasabalara ve cemaatlere berekete medar olması ve ona zarar edenlere tokat gelmesi gibi; şahıslara da, pek zahir bir surette hem bereket ve hüsn-ü maişet (ona çalışanlara); ve gaybî tokatlar, onun aleyhinde çalışanlara gelmesi.. bu havalide çok hâdiseleri var. Biz kendi nefsimizde; çalıştığımız zaman pek zahir bir surette bir hüsn-ü maişet, bir inayet gördüğümüz gibi, Risale-i Nur veya şakirdleri aleyhinde çalışanlara şiddetli tokatlar geldiğini görüyoruz. Ezcümle:

Risale-i Nur'un erkânından birisi, kat'î bir surette haber veriyor ki: Üç-dört adam, dünya servetinin hatırı için toplanıp, münafıkane tedbir kurdukları hengâmda; üç gün sonra o üç-dört adamın haneleri ve birinin dükkânı yanıp, herbiri binler lira zayiatla tokat yediler.

Hem bir dessas casus adam, Risale-i Nur şakirdleri aleyhinde çalışıyordu ki, onları hapse attırsın. Bir gün -serbest olarak- "Ben bir ipucu bulamadım ki, bunları hapse soksam. Eğer bir ipucu bulsam, onları hapse sokacağım." diye ilân ettiği vakitten iki gün sonra bir iş yapıp, Risale-i Nur şakirdleri yerinde, o adam iki sene hapse girdi.

Hem bedbaht, muannid bir adam, Risale-i Nur aleyhinde hem şakirdlerinin bir rüknü aleyhinde mütecavizane bulunduğu hengâmda, bir-iki gün sonra meyhaneye gidip içe içe çatlamış, orada ölmüş. Bu neviden çok hâdiseler var. Demek Risale-i Nur dostlara tiryak olduğu gibi, düşmanlara da sâıka oluyor.

* * *


Yükleniyor...