riyazîsi bin üçyüz altmışbir (1361) etmesidir ki; aynı tarihte, o acib hâdise oldu.

Üçüncü emare:

......

İhtiyarım haricinde, beş vecihle zemmi zemmeden ve mu'cizane gıybetten altı cihetle zecreden

اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخ۪يهِ مَيْتًا

âyeti karşımda kendini gösterip temessül eyledi. Manen, "Bana bak!" dedi. Ben de baktım, birden tesbihat içinde gördüm ki: 1351'den, tâ 1361 tarihini gösterdi. Halimize baktım; perde altında 51'den, tâ 61'e kadar Risale-i Nur meded beklediği İstanbul âfâkında, perde altında bir nevi taarruz bulunmuş ve 61'de birden patlamasıdır.

Tahlil:

ت خ

bin.

م م ى ى

yüz.

ل ل ك ك

yüz. Üçüncü

ن ى م

yüz.

ح ح ح ب د

otuz. Dördüncü

ى

on. Beş elif, bir

ه۫

ile beraber on. Âhirdeki tenvin vakfen elif olduğu için yekûnü bin üçyüz ellibir (1351).

مَيْتًا

aslı yâ-i müşeddede olduğundan bin üçyüz altmışbir (1361) eder.

(Haşiye): Bu âyet bizi şiddetle gıybetten men'ettiğinden, bizi gıybet edenleri unutmalıyız, medar-ı gıybet etmemeliyiz. İnşâallah, daha tekerrür etmeyecek.

* * *


بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفِ رَسَٓائِلِ النُّورِ الْمَقْرُوئَةِ وَالْمَكْتُوبَةِ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Size üç noktayı beyan etmeye kalbde bir ihtiyaç oldu:

Yükleniyor...