tevkil ediyorum. Onlara birer birer selâm ediyorum. Senin bu defaki mektubun gerçi geç geldi, fakat birkaç noktada beni çok memnun etti. Sabri'nin elmas ve çelik gibi metanetini ve isabet-i fikrini gösterdi. Madem Hâfız Ali ile siz, Atabey yoluyla da muhabere etmeyi münasib görmüşsünüz. Atabey'de Abdullah Çavuş'un veya münasib gördüğünüz birisinin adresini bildiriniz. Abdullah Çavuş'un sizin namınıza istediği Onuncu Şua namındaki Fihriste'nin ikinci cildini yazdırdık ve Hizb-ül Ekber-i Nuriye'yi Feyzi yazdı. Yakında inşâallah göndereceğiz.
Said Nursî
* * *
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Bu defa Sabri ve Hâfız Ali'nin mektubları, Risale-i Nur'un fevkalâde bir kerametini ve hârika kuvvetini gösteriyor. Medrese-i Nuriye'nin çalışkan ve gayyur talebeleri birkaç gün zarfında, Hâfız Mehmed'in zayi' olan kitablarına mukabil umumunun yazılmasını ve ona verilmesini taahhüd edinmelerine, bu havalideki şakirdleri fevkalâde mesrur eyledi. Hâfız Ali'nin tahkikatına gelenlerin, "Mağazalarda kâğıt kalmadı. Risale-i Nur şakirdleri kâğıdı bitirdiler" diye demeleri ve Mehmed Zühdü'nün kitabları kendine iade edilmeleri, Risale-i Nur şakirdlerini müftehirane teşci' ve teşvik eden bir hâdisedir. Sabri mektubunda, "İki-üç senedir Risale-i Nur, te'lif cihetinde tevakkuf devresini geçiriyor" diye hikmetini soruyor. Bunun cevabı uzundur. Hem te'lif, ihtiyarımız dairesinde değil. Hem Risale-i Nur şakirdlerinin te'liften hisseleri kalmak için, bazı ehemmiyetli esbab ve ârızalar mâni' oldu.
Burada başta Âsiye olarak Ulviye, Lütfiye gibi çok çalışkan hanım şakirdler, Medrese-i Nuriye'deki hemşirelerine ve selâm gönderen Sabri'nin refikasına hem kardeşlerine arz-ı hürmet ve selâm ve dua ederler.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.
* * *
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Kahraman Tahirî'nin ve Kâtib Osman'ın mektubları hakikaten
Said Nursî
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Bu defa Sabri ve Hâfız Ali'nin mektubları, Risale-i Nur'un fevkalâde bir kerametini ve hârika kuvvetini gösteriyor. Medrese-i Nuriye'nin çalışkan ve gayyur talebeleri birkaç gün zarfında, Hâfız Mehmed'in zayi' olan kitablarına mukabil umumunun yazılmasını ve ona verilmesini taahhüd edinmelerine, bu havalideki şakirdleri fevkalâde mesrur eyledi. Hâfız Ali'nin tahkikatına gelenlerin, "Mağazalarda kâğıt kalmadı. Risale-i Nur şakirdleri kâğıdı bitirdiler" diye demeleri ve Mehmed Zühdü'nün kitabları kendine iade edilmeleri, Risale-i Nur şakirdlerini müftehirane teşci' ve teşvik eden bir hâdisedir. Sabri mektubunda, "İki-üç senedir Risale-i Nur, te'lif cihetinde tevakkuf devresini geçiriyor" diye hikmetini soruyor. Bunun cevabı uzundur. Hem te'lif, ihtiyarımız dairesinde değil. Hem Risale-i Nur şakirdlerinin te'liften hisseleri kalmak için, bazı ehemmiyetli esbab ve ârızalar mâni' oldu.
Burada başta Âsiye olarak Ulviye, Lütfiye gibi çok çalışkan hanım şakirdler, Medrese-i Nuriye'deki hemşirelerine ve selâm gönderen Sabri'nin refikasına hem kardeşlerine arz-ı hürmet ve selâm ve dua ederler.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz.
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Kahraman Tahirî'nin ve Kâtib Osman'ın mektubları hakikaten
Yükleniyor...