bir güneştir ki; şimdi Şeyh-i Geylanî timsaliyle o mana gösterilmiş. Risale-i Nur'a işaret eden otuzüç âyet-i Kur'aniyenin en birinci âyeti olan Âyet-in Nur on vecihle Risale-i Nur'a işaret ettiği Birinci Şua Risalesi'nde gözümle gördüm, isteyen görebilir.
Sizi nefsinden ziyade seven âciz şakirdiniz
Binbaşı Muhyiddin
* * *
Aziz, sıddık, metin, sebatkâr kardeşlerimize!
Biz bu havalideki Risale-i Nur talebeleri namına sizlere pek çok selâm ile beraber, arz-ı şükran ediyoruz. Ve sizlere ebeden minnetdarız ki, muktedir ve parlak kalemlerinizle bizleri hem uyandırdınız, hem yardım ettiniz. Bu vilayeti, nuranî kalemlerinizle inşâallah Isparta'ya benzettireceksiniz. Ve bilhâssa çok ehemmiyetli kardeşimiz kahraman Tahirî'nin parlak ve muvaffakıyetli ve tevafuklu kalemi, kerametkârane fütuhat yapıyor. Ve onun iki masumeleri ve masumların ve ümmi ihtiyarların rengârenk, çeşit çeşit meziyetlerini gösteren yazıları, bizleri teshir ediyor, herkesi şevkle okumağa sevkediyor. Cenab-ı Hak sizlerden ebeden razı olsun ve sizi muvaffak etsin, âmîn.
Çok mühim ve mübarek kardeşimiz Hâfız Mustafa'nın bize verdikleri ehemmiyetli hâdise-i taarruziye haberi, bizi hayrete düşürdü. Ve Üstadımızın o zamanda endişelerinin ve heyecanının hikmetini anladık. Bir hiss-i kabl-el vuku' ile mütemadiyen bizlere der idi: "Dikkat ediniz! Sebat ediniz! Münafıklar, taarruz plânı çeviriyorlar!" diye bizi ihtiyata sevkediyor; hem "Bir halt edemezler" diyordu.
Evet Isparta'lı kardeşlerimizin bize haber verdikleri gibi, bu ehemmiyetli hâdise-i taarruziyeye teşebbüs vukuu zamanında muhaberemiz kesildiği halde, mütemadiyen her vakit Üstadımız, aynı taarruza maruz bulunuyoruz gibi bizi, yani Emin ve Feyzi'yi ikaz ediyor: "Dikkat ediniz, dört cihetle bize taarruz var. Demir gibi sebat ediniz. Bir halt edemezler." Biz de bakıyorduk ki; bizde bir şey yok, hissetmiyorduk.
Hem o gaybî hâdiseyi bertaraf etmek için, tam mutabık bir mektub bize yazdırıp size göndermiştik.
Risale-i Nur talebelerinden
Nazif, Salahaddin, Tevfik, Hilmi, Emin, Feyzi
Sizi nefsinden ziyade seven âciz şakirdiniz
Binbaşı Muhyiddin
Aziz, sıddık, metin, sebatkâr kardeşlerimize!
Biz bu havalideki Risale-i Nur talebeleri namına sizlere pek çok selâm ile beraber, arz-ı şükran ediyoruz. Ve sizlere ebeden minnetdarız ki, muktedir ve parlak kalemlerinizle bizleri hem uyandırdınız, hem yardım ettiniz. Bu vilayeti, nuranî kalemlerinizle inşâallah Isparta'ya benzettireceksiniz. Ve bilhâssa çok ehemmiyetli kardeşimiz kahraman Tahirî'nin parlak ve muvaffakıyetli ve tevafuklu kalemi, kerametkârane fütuhat yapıyor. Ve onun iki masumeleri ve masumların ve ümmi ihtiyarların rengârenk, çeşit çeşit meziyetlerini gösteren yazıları, bizleri teshir ediyor, herkesi şevkle okumağa sevkediyor. Cenab-ı Hak sizlerden ebeden razı olsun ve sizi muvaffak etsin, âmîn.
Çok mühim ve mübarek kardeşimiz Hâfız Mustafa'nın bize verdikleri ehemmiyetli hâdise-i taarruziye haberi, bizi hayrete düşürdü. Ve Üstadımızın o zamanda endişelerinin ve heyecanının hikmetini anladık. Bir hiss-i kabl-el vuku' ile mütemadiyen bizlere der idi: "Dikkat ediniz! Sebat ediniz! Münafıklar, taarruz plânı çeviriyorlar!" diye bizi ihtiyata sevkediyor; hem "Bir halt edemezler" diyordu.
Evet Isparta'lı kardeşlerimizin bize haber verdikleri gibi, bu ehemmiyetli hâdise-i taarruziyeye teşebbüs vukuu zamanında muhaberemiz kesildiği halde, mütemadiyen her vakit Üstadımız, aynı taarruza maruz bulunuyoruz gibi bizi, yani Emin ve Feyzi'yi ikaz ediyor: "Dikkat ediniz, dört cihetle bize taarruz var. Demir gibi sebat ediniz. Bir halt edemezler." Biz de bakıyorduk ki; bizde bir şey yok, hissetmiyorduk.
Hem o gaybî hâdiseyi bertaraf etmek için, tam mutabık bir mektub bize yazdırıp size göndermiştik.
Yükleniyor...