بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ قَطَرَاتِ الثَّلْجِ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Tekrar bayramlarınızı bu havalideki kardeşlerimiz ile beraber tebrik ediyoruz. Sizin beş-altı mektubunuza mukabil beş-altı mektub yazmak hakkınızdır; fakat benim ümmiliğim için kusura bakmazsınız. Bir kısa mektub ile iktifa ediyorum.

Evvelâ:

Hüsrev'in mektubu, Risale-i Nur'a hizmet edemediği için teessüfüne mukabil ona yazınız ki: Hüsrev'in cazibedar yazıları ve nüshaları onun yerinde pek parlak bir surette hizmet ediyorlar.

Ve Hulusi'nin Yirmiyedinci Mektub'a giren mektubları dahi onun bedeline çalışıyorlar, vazifesini kısmen görüyorlar. Ve merhume vâlidesine mahsusan dua edilecek.

Ve Aydınlı Hasan Âtıf'ın, Hâfız Ali'nin mektubunun haşiyesinde yazdığı, misli görülmemiş şu dua: "Yâ Rab! Güldür Said'i, tâ gülmesinden güller açılsın" diye pek garib fıkrası, Risale-i Nur'a onun sadakat ve ihlasının acib bir kerametidir ki; otuz günde bir defa gülmeyen o bîçare Said, bir günde otuz defa güldüğünün yazılması ve size o mektubun gönderilmesi zamanına tam tamına tevafuk ediyor.

Marangoz Ahmed'in, cidden beni sürurla ağlattıran ve çok meraklarımı izale eden Risale-i Nur'un mübarek şakirdlerinin kerametkârane, bir gecede oraya gelen mektubları lâzım gelen yerlere göndermek için yazmaları, beni fevkalâde mesrur ve müteşekkir eden mektubu, bir kitab kadar ve on mektub yerinde kabul ettik. Merhum ve kıymetdar ve çok vefakâr ve fedakâr ve sekiz sene bana hizmet eden bir kardeşimiz Marangoz Mustafa Çavuş yerine, Cenab-ı Hak rahmetiyle, kahraman Marangoz Ahmed'i verdi.

Nur fabrikasının sahibi Hâfız Ali'nin mektubları, çok ince ve çok yüksek hissiyatını ve kerametkârane ihlasının derecelerini gösterdiğinden, pek uzun bir mukabele ister. Fakat şimdilik bu kadar deriz:

Yükleniyor...