خَتَمَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَ عَلٰى سَمْعِهِمْ وَ عَلٰٓى اَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ
MUKADDEME:
Bu âyetin üzerinde durmak îcab ediyor. Ehl-i İtizal, Ehl-i Cebr, Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat gibi Ehl-i Kelâm'ın şu âyet-i azîmenin altında yaptıkları muharebe-i ilmiyelerini dinleyelim. Zira bu gibi fikrî harbler, ehl-i nazarı dikkate davet eder. Binaenaleyh onların bu âyette takib ettikleri cihetleri kontrol lâzımdır. Evet Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat'ın sırat-ı müstakim üzerine olduğunu, ötekilerin ya ifrata veya tefrite maruz kaldıklarını isbat için, bazı münasebetlerin zikri lâzımdır:
Birincisi:
Tahakkuk etmiş hakaiktendir ki; tesir-i hakikî, yalnız ve yalnız Allah'ındır. Öyle ise, Ehl-i İtizal'in abde verdiği tesir-i hakikî hilaf-ı hakikattir.
İkincisi:
Allah hakîmdir, öyle ise sevab ve ikab abes değildir; ancak istihkaka göredir. Öyle ise, ızdırar ve cebir yoktur.
Üçüncüsü:
Her şeyin biri mülk, diğeri melekût; yani biri dış, diğeri iç olmak üzere iki ciheti vardır. Mülk ciheti, bazı şeylerde güzeldir, bazı şeylerde de çirkin görünür; âyinenin arka yüzü gibi. Melekût ciheti ise, her şeyde güzeldir ve şeffaftır. Âyinenin dış yüzü gibi. Öyle ise, çirkin görünen şeyin yaratılışı, çirkin değildir, güzeldir. Ve aynı zamanda o gibi çirkinlerin yaratılışı, mehasini ikmal içindir. Öyle ise, çirkinin de bir nevi güzelliği vardır. Binaenaleyh bu hususta Ehl-i İtizal'in "Çirkin şeylerin halkı Allah'a ait değildir" dedikleri safsataya mahal kalmadı.
Dördüncüsü:
Meselâ darb ve katle terettüb eden elem ve ölüm gibi hasıl-ı bil'masdar ile tabir edilen şey, mahluk ve sabit olmakla beraber,
MUKADDEME:
Bu âyetin üzerinde durmak îcab ediyor. Ehl-i İtizal, Ehl-i Cebr, Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat gibi Ehl-i Kelâm'ın şu âyet-i azîmenin altında yaptıkları muharebe-i ilmiyelerini dinleyelim. Zira bu gibi fikrî harbler, ehl-i nazarı dikkate davet eder. Binaenaleyh onların bu âyette takib ettikleri cihetleri kontrol lâzımdır. Evet Ehl-i Sünnet ve-l Cemaat'ın sırat-ı müstakim üzerine olduğunu, ötekilerin ya ifrata veya tefrite maruz kaldıklarını isbat için, bazı münasebetlerin zikri lâzımdır:
Birincisi:
Tahakkuk etmiş hakaiktendir ki; tesir-i hakikî, yalnız ve yalnız Allah'ındır. Öyle ise, Ehl-i İtizal'in abde verdiği tesir-i hakikî hilaf-ı hakikattir.
İkincisi:
Allah hakîmdir, öyle ise sevab ve ikab abes değildir; ancak istihkaka göredir. Öyle ise, ızdırar ve cebir yoktur.
Üçüncüsü:
Her şeyin biri mülk, diğeri melekût; yani biri dış, diğeri iç olmak üzere iki ciheti vardır. Mülk ciheti, bazı şeylerde güzeldir, bazı şeylerde de çirkin görünür; âyinenin arka yüzü gibi. Melekût ciheti ise, her şeyde güzeldir ve şeffaftır. Âyinenin dış yüzü gibi. Öyle ise, çirkin görünen şeyin yaratılışı, çirkin değildir, güzeldir. Ve aynı zamanda o gibi çirkinlerin yaratılışı, mehasini ikmal içindir. Öyle ise, çirkinin de bir nevi güzelliği vardır. Binaenaleyh bu hususta Ehl-i İtizal'in "Çirkin şeylerin halkı Allah'a ait değildir" dedikleri safsataya mahal kalmadı.
Dördüncüsü:
Meselâ darb ve katle terettüb eden elem ve ölüm gibi hasıl-ı bil'masdar ile tabir edilen şey, mahluk ve sabit olmakla beraber,
Yükleniyor...