ile olur veya kalıb ve beden ile olur veyahut mal ile olur. A'mal-i kalbînin şemsi, imandır. A'mal-i bedeniyenin fihristesi, namazdır. A'mal-i maliyenin kutbu, zekattır.
S-
اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ
hal iktizasına göre îcaz ise de, aynı manayı ifade eden
اَلْمُؤْمِنُونَ
kelimesine nazaran itnabdır (uzundur). Evet
ال
harfi
اَلَّذ۪ينَ
ile;
مُؤْمِنُونَ
kelimesi
يُؤْمِنُونَ
fiiliyle tebdil edilmiştir. Bu itnabın îcaza tercih sebebi nedir?
C-
اَلَّذ۪ينَ
esma-i mübhemeden olduğundan, onu tayin ve temyiz eden yalnız sılasıdır. Demek bütün kıymet, sılasına aittir. Başka sıfatlarında hiç kıymet yoktur. Bu ise, burada sılası olan imana büyük bir azamet vermekle insanları iman etmeye teşvik eder. Amma
مُؤْمِنُونَ
kelimesine bedel, fiil sîgasıyla
يُؤْمِنُونَ
nin tercihi; iman fiilini hayal nazarına gösterip keyfiyetin tasvir edilmesine, dâhilî ve haricî delillerin tecellisiyle imanın istimrar ve devam ile teceddüd etmesine işarettir. Evet delailin zuhuru nisbetinde iman ziyadeleşir, teceddüd eder.
بِالْغَيْبِ
Yani, nifaksız ihlas-ı kalb ile iman ediyorlar. Veya iman edilen şeyler gayb olmakla beraber iman ediyorlar. Veyahut gaibe veya âlem-i gayba iman ediyorlar.
İman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın tebliğ ettiği zaruriyat-ı diniyeyi tafsilen ve zaruriyatın gayrisini icmalen tasdik etmekten hasıl olan bir nurdur.
S- Avam-ı nâstan, hakaik-i diniyeyi tabir eden ancak yüzde birdir?
C- Tabir etmemesi, bilmemesine delil olamaz. Evet çok defa lisan,
S-
اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ
hal iktizasına göre îcaz ise de, aynı manayı ifade eden
اَلْمُؤْمِنُونَ
kelimesine nazaran itnabdır (uzundur). Evet
ال
harfi
اَلَّذ۪ينَ
ile;
مُؤْمِنُونَ
kelimesi
يُؤْمِنُونَ
fiiliyle tebdil edilmiştir. Bu itnabın îcaza tercih sebebi nedir?
C-
اَلَّذ۪ينَ
esma-i mübhemeden olduğundan, onu tayin ve temyiz eden yalnız sılasıdır. Demek bütün kıymet, sılasına aittir. Başka sıfatlarında hiç kıymet yoktur. Bu ise, burada sılası olan imana büyük bir azamet vermekle insanları iman etmeye teşvik eder. Amma
مُؤْمِنُونَ
kelimesine bedel, fiil sîgasıyla
يُؤْمِنُونَ
nin tercihi; iman fiilini hayal nazarına gösterip keyfiyetin tasvir edilmesine, dâhilî ve haricî delillerin tecellisiyle imanın istimrar ve devam ile teceddüd etmesine işarettir. Evet delailin zuhuru nisbetinde iman ziyadeleşir, teceddüd eder.
بِالْغَيْبِ
Yani, nifaksız ihlas-ı kalb ile iman ediyorlar. Veya iman edilen şeyler gayb olmakla beraber iman ediyorlar. Veyahut gaibe veya âlem-i gayba iman ediyorlar.
İman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın tebliğ ettiği zaruriyat-ı diniyeyi tafsilen ve zaruriyatın gayrisini icmalen tasdik etmekten hasıl olan bir nurdur.
S- Avam-ı nâstan, hakaik-i diniyeyi tabir eden ancak yüzde birdir?
C- Tabir etmemesi, bilmemesine delil olamaz. Evet çok defa lisan,
Yükleniyor...