ف۪يهَا

: Cennet o kadınlara zarf ve mesken olduğundan anlaşılır ki, o kadınlar o yüksek Cennet'e lâyıktırlar ve aynı zamanda Cennet derecelerinin yüksekliği nisbetinde onların hüsünleri de yükseliyor. Ve keza Cennet'in de onlar ile müzeyyen olduğuna gizli bir îma vardır.

مُطَهَّرَةٌ

tef'il bâbından ism-i mef'ul olduğundan, herhalde tathir edici bir fâil vardır. O fâil de, ancak yed-i kudrettir. Binaenaleyh yed-i kudretin tathir ve tenzih ettiği kadınların tavsifleri kabil değildir. Ve keza

مُطَهَّرَةٌ

kelimesi müteaddi olduğuna nazaran, o kadınların taharetleri kendilerinden olmayıp, başkasından onlara sirayet etmiş olduğu anlaşılır. Binaenaleyh dünya kadınları da Cennet'e girdikten sonra bir tetahhur ve tasfiye ve tasaykul ameliyatıyla güzellikte hurilerin derecelerine çıkacaklarına delalet eder.

وَ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ

: Yani: Onlar da, ezvacları da, Cennet de, Cennet'in lezaizi de hep ebedîdirler.


Yükleniyor...