sahibi imiş gibi o zâtın kudum ve gelmesini şu gibi hâdiseler ile tebşiratta bulunmuştur.
İkinci Nev':
İhbarat-ı gaybiyedir ki, bilâhere vukua gelecek pek çok garib şeylerden bahsetmiştir. Ezcümle; Kisra ve Kayser'in definelerinin İslâm eline geçmesi, Rumların mağlub edilmesi, Mekke'nin fethi, Kostantiniye'nin alınması gibi hâdisattan haber vermiştir. Sanki o zâtın cesedinden tecerrüd eden ruhu, zaman ve mekânın kayıdlarını kırarak istikbalin her tarafına uçup gezmiş ve gördüğü vukuatı söylemiştir ve söylediği gibi de vukua gelmiştir.
{(*): Diyarbakır'da Van Valisi Cevdet Bey'in evinde 19/Şubat/1331 tarihinde Cuma gecesi bu tefsirin ilk Arabî nüshasını tebyiz ederken, şu şekl-i garib, tevafukan vaki' olmuştur. Ve o gece vukua gelen Bitlis'in sukutuyla müellif Bedîüzzaman'ın esaretine rastgelir. Sanki şu şekl-i garibin, şu mu'cizeler ve hârikalar bahsinde o gece husule gelmesi, müellifin Ruslara esir düştüğüne ve beraberinde bulunan bazı talebelerinin şehid olarak kanlarının dökülmesine hârika bir işarettir. Said'in küçük kardeşi, yirmi senelik talebesi Abdülmecid Ve keza bu nakış, başı kesilmiş bir yılanın kuyruğunu müellif Bedîüzzaman'a sarmış olduğuna ve müellifin yaralı olarak otuz saat ölüme muntazıran su arkının içinde kaldığı yere benziyor ve o vaziyeti andırıyor. Eski Said'in ehemmiyetli talebesi Hamza}
Üçüncü Nev':
Hissî hârikalardır ki, muaraza zamanlarında kendisinden taleb edilen mu'cizelerdir. Taşın konuşması, ağacın yürümesi, Ay'ın iki parçaya bölünmesi, parmaklarından su akması gibi... Tefsir-i Keşşaf'ın müellifi Zemahşerî'nin dediğine göre, o hazretin bu nevi' hârikaları bine baliğ olmuştur. Ve bir kısmı da mütevatir-i bil'manadır. Hattâ Kur'anı inkâr edenlerden bir kısmı, inşikak-ı Kamer manasında tasarruf etmemişlerdir.
S- İnşikak-ı Kamer bütün insanlarca kesb-i şöhret etmesi lâzım bir mu'cize iken, âlemce o kadar şöhret bulmamıştır. Esbabı nedir?
C- Matla'ların ihtilafı ve havanın bulutlu olmasının ihtimali ve o zamanda rasadhanelerin bulunmaması ve vaktin uyku gibi gaflet zamanı
İkinci Nev':
İhbarat-ı gaybiyedir ki, bilâhere vukua gelecek pek çok garib şeylerden bahsetmiştir. Ezcümle; Kisra ve Kayser'in definelerinin İslâm eline geçmesi, Rumların mağlub edilmesi, Mekke'nin fethi, Kostantiniye'nin alınması gibi hâdisattan haber vermiştir. Sanki o zâtın cesedinden tecerrüd eden ruhu, zaman ve mekânın kayıdlarını kırarak istikbalin her tarafına uçup gezmiş ve gördüğü vukuatı söylemiştir ve söylediği gibi de vukua gelmiştir.
{(*): Diyarbakır'da Van Valisi Cevdet Bey'in evinde 19/Şubat/1331 tarihinde Cuma gecesi bu tefsirin ilk Arabî nüshasını tebyiz ederken, şu şekl-i garib, tevafukan vaki' olmuştur. Ve o gece vukua gelen Bitlis'in sukutuyla müellif Bedîüzzaman'ın esaretine rastgelir. Sanki şu şekl-i garibin, şu mu'cizeler ve hârikalar bahsinde o gece husule gelmesi, müellifin Ruslara esir düştüğüne ve beraberinde bulunan bazı talebelerinin şehid olarak kanlarının dökülmesine hârika bir işarettir. Said'in küçük kardeşi, yirmi senelik talebesi Abdülmecid Ve keza bu nakış, başı kesilmiş bir yılanın kuyruğunu müellif Bedîüzzaman'a sarmış olduğuna ve müellifin yaralı olarak otuz saat ölüme muntazıran su arkının içinde kaldığı yere benziyor ve o vaziyeti andırıyor. Eski Said'in ehemmiyetli talebesi Hamza}
Üçüncü Nev':
Hissî hârikalardır ki, muaraza zamanlarında kendisinden taleb edilen mu'cizelerdir. Taşın konuşması, ağacın yürümesi, Ay'ın iki parçaya bölünmesi, parmaklarından su akması gibi... Tefsir-i Keşşaf'ın müellifi Zemahşerî'nin dediğine göre, o hazretin bu nevi' hârikaları bine baliğ olmuştur. Ve bir kısmı da mütevatir-i bil'manadır. Hattâ Kur'anı inkâr edenlerden bir kısmı, inşikak-ı Kamer manasında tasarruf etmemişlerdir.
S- İnşikak-ı Kamer bütün insanlarca kesb-i şöhret etmesi lâzım bir mu'cize iken, âlemce o kadar şöhret bulmamıştır. Esbabı nedir?
C- Matla'ların ihtilafı ve havanın bulutlu olmasının ihtimali ve o zamanda rasadhanelerin bulunmaması ve vaktin uyku gibi gaflet zamanı
Yükleniyor...