onun hakkı idi. Çünki Nasara ve Yahudilerin hurafelerinden birşey çıkmadı.">İşte bu feylesof,

فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه۪... فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ

ilââhir olan âyet-i kerimenin mealini tasdik etmiştir.

{(Haşiye): Kırk sene sonra neşrolan Risale-i Nur'da Carlyle, Goethe ve Bismark gibi kırk meşhur feylesofların tasdikleri beyan edilmiş. İnşâallah bu kitabın zeylinde dahi yazılacak.}

S- Gerek Kur'an-ı Kerim olsun, gerek tefsiri olan hadîs-i şerif olsun; her fenden, her ilimden birer fezleke almışlardır. Bir kitab veya bir şahsın yalnız fezlekeleri ihata etmekle hârika olması lâzım gelmez. Bir şahıs, pek çok fezlekeleri ihata edebilir?

C- Bahsettiğimiz fezleke, sellemehüsselâm fezlekeler değildir. Ancak hüsn-ü isabetle münasib bir mevkide ve münbit bir yerde, işitilmemiş çok işaretleri tazammun etmekle istimal ve zer' edilen fezlekelerdir. Kur'an veya hadîsin aldıkları fezlekeler, bu kabîl fezlekelerdir. Bu kabîl fezlekeler, tam bir meleke ve ıttıladan sonra hasıl olabilir ki, herbir fezleke, me'hazı olan fen veya ilmin hükmünde olur. Bu ise, bir şahısta olamaz.

Aziz arkadaş! Bu mes'elelerde yazılan muhakemelerin neticesi olarak şu gelen kaideleri de koynuna koy, sana lâzım olur.

1- Bir şahıs, çok fenlerde ihtisas sahibi olamaz.

2- İki şahıstan sudûr eden bir söz, istidadlarına göre tefavüt eder. Yani birisine göre altun, ötekisine nazaran kömür kıymetinde olur.

3- Fünun; fikirlerin birleşmesinden hasıl olup, zamanın geçmesiyle tekâmül eder.

4- Eski zamanda nazarî olup, bu zamanda bedihî olmuş olan çok mes'eleler vardır.

5- Zaman-ı mazi, bu zamana kıyas edilemez; aralarında çok fark vardır.

6- Sahra ve çöl adamları basit ve saf insanlar olduğundan, medenîlerin medeniyet perdesi altında gizleyebildikleri hile ve desiseleri bilmezler ve gizleyemezler. Her işleri merdanedir, kalbleri ve lisanları birdir.

7- Çok ilim ve fenler vardır ki; âdetlerin telkiniyle, vukuatın talimiyle

Yükleniyor...