onu şiddetle istediği gibi; Cenab-ı Hak dahi "Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?" mealinde

قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبِّى لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْ

ferman ediyor. Hem

اُدْعُون۪ٓى اَسْتَجِبْ لَكُمْ

emrediyor.

Eğer desen:

"Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki, âyet umumîdir.. her duaya cevab var ifade ediyor.

Elcevab:

Cevab vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevab vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek Cenab-ı Hakk'ın hikmetine tâbi'dir. Meselâ: Hasta bir çocuk çağırır: "Yâ Hekim! Bana bak." Hekim: "Lebbeyk" der.. "Ne istersin?" cevab verir. Çocuk: "Şu ilâcı ver bana" der. Hekim ise; ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez. İşte Cenab-ı Hak, Hakîm-i Mutlak hazır, nâzır olduğu için, abdin duasına cevab

Yükleniyor...