cihetle sever. Bazan insan, câmiiyet-i mahiyet cihetiyle hadsiz ihtiyacat noktasında esmaya muhtaç ve müştak olur ve o ihtiyaçla sever. Meselâ: Sen bütün şefkat ettiğin akraba ve fukara ve zaîf ve muhtaç mahlukata karşı, âcizane istimdad ihtiyacını hissettiğin halde; biri çıksa, istediğin gibi onlara iyilik etse, o zâtın in'am edici ünvanı ve kerim ismi ne kadar senin hoşuna gider, ne kadar o zâtı, o ünvan ile seversin. Öyle de: Yalnız Cenab-ı Hakk'ın Rahman ve Rahîm isimlerini düşün ki: Sen sevdiğin ve şefkat ettiğin bütün mü'min âbâ ve ecdadını ve akraba ve ahbabını dünyada nimetlerin enva'ıyla ve Cennet'te enva'-ı lezaiz ile ve saadet-i ebediyede onları sana gösterip ve kendini onlara göstermesiyle mes'ud ettiği cihette o "Rahman" ismi ve "Rahîm" ünvanı, ne kadar sevilmeğe lâyıktırlar ve ne derece o iki isme ruh-u beşer muhtaç olduğunu kıyas edebilirsin. Ve ne derece,

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى رَحْمَانِيَّتِهِ وَعَلٰى رَح۪يمِيَّتِه۪

yerindedir anlarsın.

Hem alâkadar olduğun ve perişaniyetlerinden müteessir olduğun; senin bir nevi hanen ve içindeki mevcudat, senin o hanenin

Yükleniyor...