Bu kadar asılsız ve manasız bir isnad karşısında insan, o bilirkişi namını alanların bilirkişi mahiyetinden tamamen uzak olduklarına hükmedip o cehaletleri ve o vukufsuzlukları karşısında hayrette kalıyor. Hiç olmazsa, ehl-i vukuf, hürmeten bu ciheti dikkatle mütalaa etseydiler, kendileri bu derece cehalet deresine atılmaktan belki bir derece kurtulurlardı. Bu asılsız isnada karşı evvelâ: Bütün Risale-i Nur eserleri ve mektubları ve üstadımızın bütün hayatı en kat'î delildir ki; o aziz zât bütün gayretini, bütün hizmetini hak uğrunda ve yalnız hak için yapmış ve yalnız Hakk'ın hatırı için konuşmuş. O suretâ ehl-i vukuf, Nur Külliyatı'ndan yalnız küçük bir cüz'ünü okumakla ve dinsizlikte taassub göstererek illâ ki bir suç isnad edebilmek için bu iftirayı savurmuşlar. Halbuki o aziz zât, Risale-i Nur dersini izah ederken diyor: En büyük dersimiz; acz, fakr, şefkat ve tefekkürdür.

Hakikat-ı halde o aziz zât, büyük ve küllî hizmetleriyle, en câniyane işkencelere sabır ve tahammül ederek, mücahede-i maneviyesinde devam edip küfür ve dalaletin bîaman hücumlarını, maddiyyun ve tabiiyyunun küfrî mesleklerini Kur'an-ı Hakîm'in hakaik-i imaniyesinden aldığı Nur hakikatlarıyla parçalayarak ve o Nur'un 130 risalesinin yüzbinler nüshalarını, imanî dersleriyle ona minnetdar kalan yüzbinler müştak talebeleriyle her tarafa neşreden.. dinsizliğin, bilhâssa komünistliğin bu vatandaki hücumuna mani' olan iman hakikatlarını en kat'î delil ve bürhanlarla isbat ederek küfür ve dalaletin bâtıl mesleklerini Kur'anın elmas kılıncı hükmündeki iman-ı billah ve vahdaniyet-i İlahiye hüccetleriyle parça parça eden ve o nur eserleri şimdi âlem-i İslâm'ın büyük merkezlerinde kemal-i takdir ve istihsanla neşredilen ve geçen sene Türkiye'yi ziyarete gelen Pakistan'lı bir vekil, kırk-elli üniversite talebesine:

"Kardeşlerim, ben âlem-i İslâm'da aradığımı Türkiye'de buldum. Bedîüzzaman yalnız sizin değil, o bütün âlem-i İslâm'ındır. Ve yakın bir zamanda bütün İslâm âlemi onu anlayacaktır. Siz bu Nur eserlerine dikkatle bakın. Ben bunu doksan milyon İslâmlar içinde neşredeceğim. Benim âlem-i İslâm hakkında pekçok endişelerim ve Üstad'a pekçok soracaklarım vardı. Bir saat kadar yanında yalnız onu dinlemekle bütün endişelerim zâil olup, bütün suallerime cevab aldıktan sonra şimdi Pakistan'a âlem-i İslâm'ın mukadderatı hakkında büyük müjdelerle gidiyorum. Ben Türk ve İslâm tarihini tedkik ettim. Evet çok kahramanlar, çok İslâm fedaileri ve çok vatanperverler gelmişler. Hepsi büyük fedakârlık ve kahramanlıkla millete, vatana hizmet etmişler. Fakat

Yükleniyor...