inşâallah Sikke-i Gaybiye medrese-i Nuriyede parlak bir tarzda çıkacak ve güzel fütuhat yapacak.
* * *
Kahraman Tahirî'nin gönderdiği kısa münacat, sıhhatlıdır. Fakat yalnız baştaki kısmın tercümesi var. Şimdi tam tercüme etmeğe halim müsaade etmiyor, aynen yazılsın. Bu kısacık münacat gösteriyor ki; enaniyet-i nefsiye ve hissiyat-ı hayatiye, Risale-i Nur'un te'lifi zamanında hükmetmemişler, Nurların ihlas ve safiyetini bulandırmamışlar. Eski harb-i umumîde daima şehid olmağa muntazır olduğumdan, İşarat-ül İ'caz Tefsiri tam hâlis yazıldığı gibi; bu münacattaki tam rabıta-i mevtin kuvvetli tezahürü dahi, Nurların safi ve hâlis bir mahiyet almasına vesile olmuş. İnşâallah hissiyat-ı nefsaniye karışmamış.
* * *
Nurların birinci medresesi olan ve ben ruhen çok alâkadar olduğum Barla'nın ehemmiyetli genç şakirdlerinden, aynen Denizli'den bana gelen Ahmed gibi, Mehmed gibi bir Ahmed ve Mehmed buraya geldiler ki; o eski zamanda en ziyade alâkadar olduğum ve bana sekiz sene sadakatla hizmet eden muhacir Hâfız Ahmed, Mustafa Çavuş hesabına; merhum Mustafa Çavuş'un mahdumu Ahmed merhum pederi hesabına; ve berber Mehmed ise, kayınpederi merhum Muhacir Hâfız Ahmed bedeline ve Barla'daki Nur şakirdleri namına yanıma geldiler. Hakikaten ben Barla'ya ve o zamana gitmiş kadar sevindim. Mâşâallah Barla, birinci medrese-i Nuriye olduğunu hissetmeğe başlamış. Ciddî bir intibah, bir alâkadarlık gösteriliyor. Hattâ eskiden Onuncu Söz'ü tab'eden Hacı Bekir, benim orada oturduğum odayı, herbir masrafını deruhde edip, satmaktan men'etmiş. Nur şakirdlerinin bir misafirhanesi hükmünde muhafaza edilmesini Barla'ya haber göndermiş.
Nur Santralı kardeşimiz Hoca Sabri'nin, eskiden beri onun gibi Nurcu refikasının ve mübarek mahdumu Nureddin'in (Yaşar) küçük bir mektublarını aldım. Cenab-ı Hak, onlara sıhhat ve âfiyet ve saadet ihsan eylesin, âmîn.
* * *
Garibdir ki; müstesna olarak her tarafta yağmura ihtiyaç var iken, bu Emirdağı'na mahsus şiddetli bir yağmur ve emsali görülmemiş fındık kadar taneleri büyük ve ekinlere çok faideli bir dolu geldi. Şimdi yanımda iki Nurcu kardeşler diyorlar ki: "Hem mu'cizatlı Kur'anın gelmesi ve Afyon'dan bir nüsha Zülfikar'ın müsaderesi münasebetiyle ehemmiyetli bir hücum beklenirken, takdir ile emniyet müdürü tarafından okunmuş; ve üçü, İsmail namında üç ehemmiyetli
Kahraman Tahirî'nin gönderdiği kısa münacat, sıhhatlıdır. Fakat yalnız baştaki kısmın tercümesi var. Şimdi tam tercüme etmeğe halim müsaade etmiyor, aynen yazılsın. Bu kısacık münacat gösteriyor ki; enaniyet-i nefsiye ve hissiyat-ı hayatiye, Risale-i Nur'un te'lifi zamanında hükmetmemişler, Nurların ihlas ve safiyetini bulandırmamışlar. Eski harb-i umumîde daima şehid olmağa muntazır olduğumdan, İşarat-ül İ'caz Tefsiri tam hâlis yazıldığı gibi; bu münacattaki tam rabıta-i mevtin kuvvetli tezahürü dahi, Nurların safi ve hâlis bir mahiyet almasına vesile olmuş. İnşâallah hissiyat-ı nefsaniye karışmamış.
Nurların birinci medresesi olan ve ben ruhen çok alâkadar olduğum Barla'nın ehemmiyetli genç şakirdlerinden, aynen Denizli'den bana gelen Ahmed gibi, Mehmed gibi bir Ahmed ve Mehmed buraya geldiler ki; o eski zamanda en ziyade alâkadar olduğum ve bana sekiz sene sadakatla hizmet eden muhacir Hâfız Ahmed, Mustafa Çavuş hesabına; merhum Mustafa Çavuş'un mahdumu Ahmed merhum pederi hesabına; ve berber Mehmed ise, kayınpederi merhum Muhacir Hâfız Ahmed bedeline ve Barla'daki Nur şakirdleri namına yanıma geldiler. Hakikaten ben Barla'ya ve o zamana gitmiş kadar sevindim. Mâşâallah Barla, birinci medrese-i Nuriye olduğunu hissetmeğe başlamış. Ciddî bir intibah, bir alâkadarlık gösteriliyor. Hattâ eskiden Onuncu Söz'ü tab'eden Hacı Bekir, benim orada oturduğum odayı, herbir masrafını deruhde edip, satmaktan men'etmiş. Nur şakirdlerinin bir misafirhanesi hükmünde muhafaza edilmesini Barla'ya haber göndermiş.
Nur Santralı kardeşimiz Hoca Sabri'nin, eskiden beri onun gibi Nurcu refikasının ve mübarek mahdumu Nureddin'in (Yaşar) küçük bir mektublarını aldım. Cenab-ı Hak, onlara sıhhat ve âfiyet ve saadet ihsan eylesin, âmîn.
Garibdir ki; müstesna olarak her tarafta yağmura ihtiyaç var iken, bu Emirdağı'na mahsus şiddetli bir yağmur ve emsali görülmemiş fındık kadar taneleri büyük ve ekinlere çok faideli bir dolu geldi. Şimdi yanımda iki Nurcu kardeşler diyorlar ki: "Hem mu'cizatlı Kur'anın gelmesi ve Afyon'dan bir nüsha Zülfikar'ın müsaderesi münasebetiyle ehemmiyetli bir hücum beklenirken, takdir ile emniyet müdürü tarafından okunmuş; ve üçü, İsmail namında üç ehemmiyetli
Yükleniyor...