bakıyorum.>Hususan çok tecrübelerle ve üç vilayet zabıtasının itirafıyla ve üç vilayet mahkemesinin müttefikan beraet kararıyla ve üç cem'iyet-i ilmiyenin ve ehl-i vukufun tahsin ve takdirleriyle sabit olmuş ki; Risale-i Nur eczaları ve şakirdleri, emniyet müdürünün ve zabıtanın vazifeleri olan asayiş ve idare ve inzibat ve ahlâksızlığa karşı, komiserlerden ziyade, serkeşleri itaata getirmek ve asayişi temin etmekte, manevî ve tam tesirli manevî inzibat memurlarıdır. Onun için zabıta, evhamla değil; kemal-i takdirle, emniyet müdürünün bakması gibi bakmalıdır. Çünki o Zülfikar hakkında demiş: "Çok güzel, sevdim, okuyacağım.. hoşuma gitti." Her ne ise... Siz, daha ne münasib görürseniz öyle yaparsınız.

Hem emniyet müdürüne deyiniz ki: Kardeşimiz Said diyor: Eğer o Zülfikar tam hoşuna gitmişse; o benimdir, ona hediye ediyorum. Hem onun gibi mühim olan Asâ-yı Musa'yı da ona hediye edeceğim.

Denizli'den ve Tavas'tan gelen güzel mektublarına hususî cevab vermeğe kat'iyyen vaktim ve halim müsaade etmediğinden; hususî cevab vermediğimden gücenmesinler. Çakır Yusuf'un mektubundan, tam ciddiyeti ve tam Hasan Feyzi'nin bir vârisi olduğunu gösteriyor.

.........

Kardeşimiz ve Nur'un kumandanlarından Isparta Hulusi'si Re'fet Bey'in mübarek masumunun dokuz yaşında iken -bu derece- Risale-i Nur'dan Birinci Söz'ü yazması gösteriyor ki; o mübarek Hüsnü, Safranbolu'nun onbir yaşındaki Hüsnü'sü gibi dahi masumların küçücük bir kahramanı olmağa namzeddir. Cenab-ı Hak onu Nurlara bağışlasın ve muvaffak eylesin, âmîn. İnşâallah yazdığı nüshayı sonra tashih edip göndereceğim.

* * *


Eski Dâhiliye Vekili, şimdi Parti Kâtib-i Umumîsi Hilmi Bey!

Evvelâ:

Yirmi sene zarfında bir tek istida dâhiliye vekili iken sana yazdım. Fakat yirmi senelik kaidemi bozmadım, vermedim. İstersen sana okuyacağım. Hem eski dâhiliye vekili, hem şimdi kâtib-i umumî sıfatlarıyla seninle konuşacağım. Yirmi sene hükûmetle konuşmayan, tek bir defa yine hükûmet hesabına hükûmetin büyük

Yükleniyor...