Mansıbların, makamların en bülendidir,

Hizmet-i iman ile asayiş ve saadeti temin...

Şehzadebaşı'nda şematetle konferans verildiği gece, kemal-i mehabetle sahneye çıkıp îrad ettiği nutk-u belig-i bîtarafane, Said'in ihata-i ilmiyesi kadar hamaset ve fedakârlıkta da ileri olduğunu teyid eder. Gerek o gece, gerek menhus 31 Mart'ta cihandeğer nasihatlarıyla ortaya atılan hoca-i dânâya; böyle tehlikeli bir anda vücud-u kıymetdarının sıyaneti, nefean lil-umum elzem olduğu halde ve ihtar edildiği zaman: "En büyük ders, doğruluk yolunda ölümünü istihkar dersi vermektir...

"Yerinde ölmek için bu hayat lâzımdır."

fikrine karşı:

Aşinayız, bize bîganedir endişe-i mevt.

Adl ü Hak uğruna nezreylemişiz canımızı.

Ol bize âb-ı hayat, ateş-i seyyal-i memat.

mısraı ile mukabele ederdi.

Said-i hüşyarın safvet-i ruhunu, besalet ve şecaatini, fedakârlığındaki nihayetsizliğini anlamak ve ona bağlanmak için, lisan-ı hamasetinden bu mezkûr mısraını söylemek kifayet eder.

Bedîüzzaman'a zurafadan biri bir gün irfanıyla

Yükleniyor...