Cenab-ı Hak emsal-i kesîresiyle, hayırlısıyla cümlemizi müşerref buyursun, âmîn!

Hâtem-i İ'caz, hizmet-i Kur'an'daki kıymetdar kardeşlerimi tanıttırdı. Ve şu güzel nurlu beyti hatırlattı:

Âyinedir bu âlem, her şey Hak ile kaim,

Mir'at-ı Muhammed'den, Allah görünür daim.

{(Haşiye): Latif bir tevafuktur ki, birinci Hulusi ile ikinci Hulusi ünvanını alan Sabri Efendi, buradaki -birbirinden çok uzak oldukları halde- aynı fıkrayı mektublarında bana karşı yazıyorlar.}

Ve şu fıkrayı söylettirdi:

Âyinedir bu hâtem, herkes sıdk ile hâdim,

Mir'at-ı Üstaddan, Kur'an'dır görünen daim.

Allah-u Zülcelal cümlesinden razı olsun. Bu mübarek mir'atın boş köşesine, bu beyit ile imzamın konulmasını tasvib-i ârifanelerine arzederim.

Hulusi

* * *


(Binbaşı Âsım Bey'in Risalet-ün Nur Sözleri hakkında temsil ettiği bir fıkradır)

Münezzehtir şuunattan, hep ilham-ı İlahîdir,

Okurken nur alır vicdan, sütûr-u bîtenahîdir,

Riyadan, kibirden, her meâsîden münezzehtir,

Kelâm-ı Lâyezalî'den gelen, bir nur-u müferrihtir.

Nasıl bir vecd içinde anladım bilsen, bu âsârı,

Bu, âyetler gibi nuranî ve lahutî bu efkârı,

Meâsir mi eser mi müncelî yoksa müesser mi?

İlahî bir "sürâ"dan berk uran, hayretfeza sır mı?

Anılmaz, anlatılmaz, sırr-ı vahdetten haberlerdir.

Sen ey gafil beşer bil nefsini, gör ki, ne şeylerdir.

Bütün kevn vâlih ü hayran düşündükçe ser-encamın

Kerim hayretle, hürmetle anar namın, büyük namın.

Âsım

* * *


Yükleniyor...