Siz de artık muhterem Üstad, muhtaç olan koca bir millete tarif ve mikyas kabul etmez bir hizmeti îfa etmiş bulunuyorsunuz. Bu millet, bu toprak, bu vatan hiçbir zaman size olan borçlarını ödeyemezler. Dilerim ki, bu azîm, kudsî hizmetinizin mükâfatını Cenab-ı Hak size pek lâyık bir tarzda ihsan etsin. Dünya ve âhirette sizden ve bizim gibi âciz ve kusurlu hizmetçilerinden razı olsun, âmîn.

Lütfü'nün arkadaşı

* * *


(Hüsrev'in fıkrasıdır)

Sevgili Üstadım!

Yorucu bir kuvvetle gece ve gündüz beni düşündüren ve fakat hiç de kıymeti olmayan vaziyetten kurtaran mektubunuzu aldığım vakitten beri sürur içinde, Cenab-ı Hakk'a bînihaye teşekkürlerimi takdim ediyor ve beş vakitte, eltâf-ı İlahiyeye mazhariyetinizi dua ediyorum. Bilhâssa sevincimi artıran keyfiyet, Cenab-ı Hakk'ın sırf hizmet-i Kur'an'da istihdam etmesinin iş'ar buyurulmasıdır.

Muhterem Üstadım! Vaziyetimden çok çok memnunum. Artık emr-i âlîleri mûcibince hiçbir şey düşünmüyorum. Düşündüğüm bir şey varsa, o da Risale-i Nur'dan Sözler'i ikmal etmek, bunlardan istinsah ederek arkadaşlarımızın çoğalmasını temin etmek için lâyıkıyla çalışmaktır. Bunun için kendimde gördüğüm âriyet ve emanet bir varlığa değil, belki Cenab-ı Hakk'ın kudret ve lütuflarına istinad ediyorum.

Muhterem Üstadım! Yazdığım Otuzikinci ve Yirmiyedinci Sözleri takdim ediyorum. Yirmiyedinci Mektub'da arkadaşlarımızın ihtisasatlarını okurken bilseniz ne kadar sürur duyuyorum. Yekdiğerine ayrılmamak için kıymetsiz maddî iplerle değil, kıymetli ve manevî iplerle bağlanmış bir aile ve bir cemaat efradının hissedeceği sevinçle mütelezziz oluyorum. Şübhesiz Zât-ı Üstadaneleri başımızda olmakla beraber, büyük olanlarımız ağabey ve beraber olanlarımız da kardeşlerimiz olmuşlardır. Veyahud ben bu cemaatin içerisine dâhil olduğumdan fevkalhad bahtiyarım. Kur'an-ı Mübin'in nurlarının ahz u neşri hususunda, sevgili Üstadımız, şahsiyetiniz vasıta kılınmasından dolayıdır ki, sizi bize veren Cenab-ı Hakk'a minnetdarlığımızı tahdid edemeyiz.

Hüsrev

* * *


Yükleniyor...