(Hâfız Ali'nin bir fıkrasıdır)
Aziz Üstad!
Bu asrın sisli, semli revacı (şecere-i kâinatın meyvesi olan insanın nüve, lüb, kışır gayelerini) zâil ve fâniye, zillet ve gurura, âfil firaka, zahir bâtıla, atalet ademe, hırs ve hayvaniyete, camid ve abesiyete, başıbozukluk ve hiçliğe sevk ile, o meyvenin kısm-ı a'zamının ölüp ekallinin de ölmek ve tefessühü ânında, mezkûr şecerenin merkez üzerine karib, Isparta dalına ta'lik edilen, Hakîm-i Mutlak'ın etemm, ekmel şifahanesi olan Kur'andan nebean eden (Tiryak Notalar) tesmiyesi ile, her Nota'nın binler harfler damlaları ile imdada yetişerek, küre-i arz bahçesini iska ve binler meyvelere hayat bahşeden ve bu yüzden menba'ı gibi, kıyamete kadar hârika bir keramet ve taklid edilmez bir turra ile çağlayacak olan eser-i mübareki, elhamdülillah istinsah ettim.
Evet Üstadım! Nasılki
وَمِنْ اٰيَاتِه۪ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافُ اَلْسِنَتِكُمْ وَ اَلْوَانِكُمْ
âyet-i kerimesinin binler mâsadaklarından bir mâsadakı olan nev'-i insanın her bir ferdinde sîma, ses, etvar, ahlâk gibi daha çok latifeler ve cihazat mevcud iken, birbirine benzemeyip, her bir şahıs bir âlem olarak, Vâhid-i Ehad-i Samed'in malı ve masnuu ve muvazzaf memuru olduğunu, bilmecburiye şuuru olana kabul ettiriyor.
Öyle de Kur'an-ı Hakîm'in hayatdar semeresi olan Sözler ve Mektubat-ün Nur'un her bir parçası, kendi âleminde nihayetsiz kudreti gösteren ve her mebhasleri ile binler âlemler içinde bir âlem olan âlem-i şuhudun tılsım-ı acibini tam keşf ü hall ile, her risale bir muammanın miftahı ve hayatdar ervahı hükmündedir.
Bundan böyle, daha binler ihsan-ı İlahî ve rahmet-i Sübhanî olsa yazılsa, ihtiyaç görünüyor ve yerleri boş karanlık bir âlem gibi, o Şems-i Hakikat güneşinin şualarını bekliyorlar. Dilerim Cenab-ı Hak'tan, böyle anud bir zamanda (böyle Asâ-yı Musa misillü) çok cihetlerle hârika, fütuhata sebeb olan ve inşâallah bundan böyle olacak olan Resail-in Nur'u teksir buyursun. Âmîn, âmîn, âmîn!
Kusurlu talebeniz
Ali (R.H.)
* * *
Aziz Üstad!
Bu asrın sisli, semli revacı (şecere-i kâinatın meyvesi olan insanın nüve, lüb, kışır gayelerini) zâil ve fâniye, zillet ve gurura, âfil firaka, zahir bâtıla, atalet ademe, hırs ve hayvaniyete, camid ve abesiyete, başıbozukluk ve hiçliğe sevk ile, o meyvenin kısm-ı a'zamının ölüp ekallinin de ölmek ve tefessühü ânında, mezkûr şecerenin merkez üzerine karib, Isparta dalına ta'lik edilen, Hakîm-i Mutlak'ın etemm, ekmel şifahanesi olan Kur'andan nebean eden (Tiryak Notalar) tesmiyesi ile, her Nota'nın binler harfler damlaları ile imdada yetişerek, küre-i arz bahçesini iska ve binler meyvelere hayat bahşeden ve bu yüzden menba'ı gibi, kıyamete kadar hârika bir keramet ve taklid edilmez bir turra ile çağlayacak olan eser-i mübareki, elhamdülillah istinsah ettim.
Evet Üstadım! Nasılki
وَمِنْ اٰيَاتِه۪ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافُ اَلْسِنَتِكُمْ وَ اَلْوَانِكُمْ
âyet-i kerimesinin binler mâsadaklarından bir mâsadakı olan nev'-i insanın her bir ferdinde sîma, ses, etvar, ahlâk gibi daha çok latifeler ve cihazat mevcud iken, birbirine benzemeyip, her bir şahıs bir âlem olarak, Vâhid-i Ehad-i Samed'in malı ve masnuu ve muvazzaf memuru olduğunu, bilmecburiye şuuru olana kabul ettiriyor.
Öyle de Kur'an-ı Hakîm'in hayatdar semeresi olan Sözler ve Mektubat-ün Nur'un her bir parçası, kendi âleminde nihayetsiz kudreti gösteren ve her mebhasleri ile binler âlemler içinde bir âlem olan âlem-i şuhudun tılsım-ı acibini tam keşf ü hall ile, her risale bir muammanın miftahı ve hayatdar ervahı hükmündedir.
Bundan böyle, daha binler ihsan-ı İlahî ve rahmet-i Sübhanî olsa yazılsa, ihtiyaç görünüyor ve yerleri boş karanlık bir âlem gibi, o Şems-i Hakikat güneşinin şualarını bekliyorlar. Dilerim Cenab-ı Hak'tan, böyle anud bir zamanda (böyle Asâ-yı Musa misillü) çok cihetlerle hârika, fütuhata sebeb olan ve inşâallah bundan böyle olacak olan Resail-in Nur'u teksir buyursun. Âmîn, âmîn, âmîn!
Kusurlu talebeniz
Ali (R.H.)
Yükleniyor...